LYME TEDAVİSİNDE BİYOTOKSİNLER SÜPEROKSİTLER AMONYAK MEKANİZMALARI VE DETOKSİFİKASYONUN YERİ
Lyme mücadelesinde bana anahtar verileri sağlayan rehberim:
‘’Lyme bir biyotoksin hastalığıdır’’ cümlesidir.
Sağlığımın %90’ını düzelten en muhteşem bilgi bu tek cümlede özetlenebilir.
Bu hastalığı tedavi etmeyi isteyenler için hastalığın kronik evresinin neden antibiyotikler ile tedavisinin imkansıza yakın olduğunu anlatmayı deneyeceğim;
1- Lyme bakterisi Mn-süperoksit dismutazın (Mn-SOD) çalışmasını engeller. Süperoksitler vücudun yarattığı bilinen en zehirli ve hasar verici endotoksinlerdir. Bu enzim hidroksil radikal temizler, ama lyme hastalarında aktif çalışmaz. Süperoksitleri bile yok edemeyen bir vücut ağır metaller, ilaç kimyasalları, gıda katkıları gibi toksik yükleri eleme yeteneğini kaybeder.
2- Neredeyese tüm lyme uzmanları ve lyme hastaları sadece bakteri öldürme protokollerine yönelirken, süperoksitler ile vücudun zehirlendiği ve bununla başa çıkamadıkları için lyme bakterisini kontrol edemediklerini fark bile etmez. Süperoksit dismutaz (SOD), katalaz (CAT) ve glutatyon peroksidaz (GPx) hücrede serbest radikallere karşı temel savunma hattını oluştururlar. Serbest radikaller özellikle mitokondriyal enerji üretim yoluyla sürekli olarak üretilir. Serbest radikallerin hücrede birikmesi oksidatif strese ve hücresel hasara neden olur. Hücre reaktif oksijen türlerinde artış, nörodejeneratif hastalıklar, eklem sorunları, kardiyovasküler sorunlar, diyabet ve tiroid fonksiyon bozukluğu gibi tüm kronik hastalıkların gelişimini tetikler. SOD, CAT ve GPx gibi antioksidan enzimler oksidatif stresi önlemede başrolü paylaşırlar. Lyme hastalarında vücudun doğal detoksifikasyonunu sağlayan antioksidan enzimler işlevini kaybetmiştir. Bir biyotoksin çöplüğüne dönen vücudun bir enfeksiyonla başa çıkabilme çabası boşa çıkar.
3- Normal fizyolojik koşullarda, hücrelerde sürekli oluşan reaktif oksijen türleri (ROS) ile onlarla etkileşime geçen antioksidanlar arasında bir denge vardır. Bu dengenin ROS lehine bozulması yani hücrede süperoksit radikallerinin birikmesi ya da endojen savunma sistemlerinin yetersiz kalması oksidatif stres olarak tanımlanır. Serbest radikaller organizmada moleküler düzeyde birçok etkiye neden olur. ROS’da artış hücre için toksiktir ve hücrede proteinleri, lipidleri ve nükleik asitleri hasara uğratarak hücre içi sinyal yolaklarını bozar. Serbest radikallerle uyarılan oksidatif stresin, Parkinson, Alzheimer, Huntington, Amyotrofik lateral skleroz, immün sistem bozuklukları, diyabet, kanser, kardiyovasküler bozukluklar ve kanser gibi yüzden fazla hastalığın oluşumuna neden olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, serbest radikallerin neden olduğu oksidatif hasarın ilerleyici olması, yaşlanma ve yaşlanmaya bağlı dejeneratif hastalıkların (katarakt, ateroskleroz) ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Lyme bu yolla 350 hastalığı taklit eder.
4- Sağlıklı insanlarda hücrede sürekli olarak üretilen serbest radikaller vücutta normal metabolizma süresince üretilen antioksidan savunma sistemleri tarafından yok edilir. Antioksidanlar temel olarak hücrede serbest radikalleri temizleyerek hücre hasarını önler ya da geciktirir. Antioksidanlar vücutta doğal olarak üretilebildiği gibi dışardan besinlerden de sağlanabilir. Ama lyme hastalarında antioksidan enzim SOD çalışmaz. Bu yüzden her geçen gün lyme semptomlarında artışla büyük bir sağlık çöküşü kaçınılmaz olur. ve yine bu yüzden detoksifikasyon lyme için temel terapiler içinde yer almalıdır. Süperoksitler hk : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/798731
5- Hiç süperoksit dismutazın eksik çalışmasının, mitokondriyal disfonksiyona yol açtığını dikkate alan bir uzman veya hasta da görmedim. Lyme tedavisi için mitokondriyal fonksiyonun önemini biliyor musunuz? Mitokondriler enerji santrallerimizdir. Hücrelerin işlevsel çalışması, bağışıklığın korunması, zehirli maddelerin atılması, hasarlı hücrelerin tamiratı gibi aklınıza gelen tüm canlılık faaliyetleri mitokondrilerin ürettiği enerji aracılığı ile sürdürülür. Temel enerji sirkülasyonu zayıfken bir enfeksiyonu tedavi etme şansınız da çok zayıftır.
6- Lyme hastaları üre döngüsünün son enzimi olan arginazı, çalıştıramaz. Arginaz canlı sistemlerde her yerde bulunur ve arginazın bozukluğu amonyak birikimi ile sonuçlanır. Hastaların ve tedaviye odaklanan herhangi bir uzmanın amonyakla mücadele ettiğini görmedim. Amonyağın yoğun olduğu bir vücudunda enfeksiyon için savaşacak pek fazla gücü kalmaz. Lyme bakterisinin beyin sisi etkisinin amonyak kaynaklı olduğunu hiç düşündünüz mü? Fazla amonyak beyne zarar verecek kadar toksiktir, beyin hasarı ve beyin sisi yapar.
- Amonyağın aşırı birikimi BH4 sentezini engeller. Düşük BH4 özellikle
- konuşma sorunları,
- sözsel İfade,
- sosyal yanıt verme,
- iletişim,
- uyum,
- hiperaktivite,
- bilişsel yetenekler,
- kanat çırpma gibi tipik otizm davranış kalıplarını açıklar. Lyme ve otizm arasındaki bağlantıyı göremeyenler tekrar bilgilerini gözden geçirmelidir.
Hem glutamat hem de amonyak, otizm ve diğer nörolojik hastalıklarla bağlantılı olarak nörotoksinler olarak başrol oynar.Bunu daha önce açıkladım: https://detoks.org.tr/amonyak-sarhoslugu-davranislar-ve-nobetler/
7- Birçok nörolojik hastalıktaki başrol oyuncuları, amonyak ve glutamatın aşırı ekspresyonudur.
Aşırı glutamate: Aşırı uyarılmadır, her şey o kadar çok tetikleyici gelir ki, etraftan gelen tüm girdiler tehlike veya heyecan sinyali olarak algılanır. Beyinde nöronları aşırı uyararak, nöronları öldürür. Yani sonuçları ciddidir. Aşırı glutamat bir eksotoksisitedir. Nöronları aşırı uyararak öldüren bir toksisitedir. Normal sağlık koşullarındaki insanlar, glutamatı dönüştürebilir, oluşmasını azaltabilir veya dengede tutabilir, ya da oluşan fazla glutamatı inhibe edebilir. Ama arginazın doğru dürüst çalışmadığı lyme hastaları aşırı amonyak biriktirerek, aşırı glutamata maruz kalır. Ruhsal dengesizlik yaşayan birçok lyme hastasının başına gelen de budur. Glutamat yükseldiğinde amonyakta yükselir. Amonyak yükseldiğinde glutamatta yükselir.
Hem glutamat hem de amonyak, otizm ve diğer nörolojik hastalıklarla bağlantılı olarak nörotoksinler olarak başrol oynar. Lyme hastalarında görülen nörotoksik etkiler sadece bakteri kaynaklı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Amonyak, glutamat, ağır metaller çok etkili nörotoksinlerdir.
Amonyak, üre döngüsü protein yıkımından salınan amonyağa ayak uyduramadığında biriken, iyi bilinen bir nörotoksindir. Amonyak titreme, ataksi, nöbet, koma ve ölüme neden olabilir. Amonyak, kan-beyin bariyerini kolayca geçen, yüksek oranda yayılabilen bir gazdır ve detoksifikasyonu glutamatın glutamine dönüşmesine bağlıdır. Ve bu dönüşümü yapan enzim lyme hastalarında çalışmadığı için fazla amonyağı detoksifiye edemezler.
8- Glutamat yükseldiğinde düşük serum triptofan görülür, bu yüksek serum glutamat ve homosistein ve önemli ölçüde azalmış serbest sülfatın yanı sıra yüksek seviyelerde oksidatif stres yaratır. Sülfat eksikliği safra akışını durgunlaştırır ve miyelin sentezini azaltır. Beyinde lyme bakterisinin miyelinlere zarar veren etkisini 2’ye katlamış olursunuz. Bu birçok MS hastasının lyme kaynaklı beyin plakları oluşumunu açıklar.nöronların yalıtkanı miyelinler yetersizdir. Ms hastalarında miyelinlerin soyulduğunu ve bu soyulmayı aynı zamanda cıvanın hızlandırdığını da hatırlatmalıyım.
9- Safra akışının durgunlaşması da ceftriakson tedavsi ile 2 ye katlanır. Safra tüm endotoksinlerin konsantre olduğu sıvıdır. Durgun safra endotoksinleri ve eksotoksinleri vücutta sürekli devir daim ettirir, yine beyin sisi ve eklem ağrıları ile mücadele edersiniz.
Bozulmuş safra atılımı, çoklu kimyasal duyarlılık sendromunun bir biyolojik belirteci olan idrarda heme öncüllerinin atılımının artmasına neden olur. Karaciğer ve safranın işlevsel çalışması detoks yollarını açmanın en önemli kavşağıdır. Vücudun ürettiği veya dışarıdan aldığımız toksinlerin hemen hepsi bu yoldan geçer. Karaciğerimiz vücudumuzdaki tüm kanı her 3 dakikada bir süzer. Ve en büyük atılım yolu safradır. Bu maruziyet ölçümüze bağlı olarak safra sıvısını toksinler ile doldurur. Çünkü safranın salınım ve geri emilim döngüsü sürekli devam eder. Toksik safra dışkımızla birlikte bağırsaklara geldiğinde, -safra sıvısının büyük bölümü de dahil -dışkıdaki fazla sular ile birlikte yeniden emilir. Yani karaciğer ve safra kesemizden akıttığımız toksik safranın çoğunu geri emeriz. Buna toksik safranın devir daimi diyoruz. Sonuç; beyin sisi, sindirim sorunları, eklem ağrıları, kan basıncı dengesizlikleri, migrenler, depresyon, SIBO, geçirgen bağırsak, fibromiyalji, egzema ve parazit enfeksiyonları gibi sayısız kronik hastalık belirtisi olabilir. Özellikle toksik yükleri tipik sağlıklı bireylerden çok fazla olan otizm gurubu bundan en çok etkilenen guruptur. Aileler çoğu zaman problemin ne olduğunun farkında bile olmadan, otizm sağlık problemleri ile boğulur. Çok maliyetli ve yorucu detoks çabaları boşa çıkar. Çünkü vücuttan söktükleri toksik atıkları, dışarı atmak için aslında hiçbir şey yapmıyorlar.
Daha kötüsü safranın işlevsizliği, yağları sindirebilme düzenini bozduğu için, bir süre sonra beyin normal fonksiyonu için olmazsa olmaz yağ asiti sentezinde yetersiz kalırlar.
Safra zararlı mikroorganizmalara karşı bağırsağın deterjanı gibidir. Eğer safra akışı işlevsel çalışmazsa oluşan yağlı dışkı yüzünden, SIBO ve parazit istilası ile sorunlar, içinden çıkılmaz bir kısır döngüye kayar. Sayısız SIBO ve parazit protokolü denemeleri başlar. Çözüm aslında toksik safrayı süpürmek kadar basit ve kalıcıdır. Sadece otizm değil, vücudunu toksik birikim hastalıklarından kurtaramayan herkes için durum benzerdir. Depresyondan, fibromiyaljjiden, MS, migren, eklem ağrıları, beyin sisi, IBS-geçirgen bağırsak, sindirim sorunları, migren vb… yaşayanlardan bahsediyorum. Bu gurupların çoğunda geçirgen bağırsak sorunu vardır ve yağlı dışkı, kontrolsüz mikroorganizma üremesini destekleyerek, bağırsak geçirgenliğinin tamir edilmesine izin vermez. Bu sorunlardan herhangi birine sahipseniz toksik safrayı elemek için yardıma ihtiyacınız var demektir.
10- Lyme hastasıysanız folat üreten bağırsak bakterilerinizin çoğunu kaybedersiniz. Folat eksikliği başta metilasyon olmak üzere çok fazla sağlık sorununu tetikler. İşlevsiz metilasyon yolları ise ağır metal birikimine sebep olur.
11- Lyme hastalarında beyinde aktive edilmiş mikroglia tarafından salgılanan TNF-α, çoklu nörolojik hastalıklarla birlikte nörotoksisiteye yol açan majör bir sitokindir. TNF -α (tumor necrosis factor) olduça kompleks bir proteindir. 20 yılı aşkın bir süredir otoimmün hastalıklarda başarıyla kullanılan tümör nekrozis faktör (TNF) alfa (TNF-alfa) inhibitörleri tedavi protokollerinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Romatoid artrit ve ankilozan spondilit gibi kronik otoimmün artritli hastalar TNF-alfa inhibitörü odaklı tedavilerden önemli ölçüde yarar sağlamıştır. Bu hastalıklara sahip pek çok lyme pozitif insan bulunur. Elbette bu bir tesadüf değildir. Nekroz, (Doku ölümü olarak da bilinir) bir veya daha fazla sayıda hücrenin, dokunun ya da organın geri dönüşemez şekilde hasar görmesi sonucu görülen patolojik ölümdür.
12- Birçok lyme hastasında ruhsal dengesizlikler görülebilir. Çünkü bakterinin dopamini kontrol eden mikrobesinler üzerinde derin etkisi vardır. Dopamin sorunları Parkinson, DEHB, taurette, bipolar, şizofreni, bağımlılık, psikoz, tikler, otistik davranışlar, odaklanma sorunları olarak ortaya çıkabilir.
13- Lyme pozitif biri kondroitin sülfat sentezi için gereken kofaktörlerden yoksun kalır, bu osteoporoz ve osteomalaziye yol açar. Osteomalazi, kemik yumuşamasıanlamına gelir, genellikle kemik dokusunda yapısal bozulmalar ve deformasyonların söz konusu olduğu bir hastalık türüdür. Ve lyme hastalarının çoğu eklem kemik sorunları yaşarlar. Sülfat, safra asidi oluşumu ve asetaminofen gibi ksenobiyotiklerin detoksifikasyonu için kritik öneme sahiptir. Eksik sülfat lyme hastalarını bu detoksifikasyon faaliyetinden de mahrum bırakır. Kemik ve kıkırdak oluşumu için gerekli kofaktörler tükendiğinde genellikle eklem yüzeyi hastalıkları, örneğin artrit gelişir.
14- Oksalat dekarboksilaz enzimi lyme hastalarında çalışmaz ve çoğu hasta mükemmel sağlıklı ve organik bir beslenmeye rağmen hastalıklarının ilerlemesini düzeltemez. Çünkü çok sağlıklı beslenme alışkanlıklarının onları yüksek oksalatlar ile doku hasarına koşar adım sürüklediğini fark etmezler.
15- Lyme pozitif bireylerin beyinlerinde, glutatyon redox antioksidan kapasitesinde ve beyinciğindeki akonitaz aktivitesinde çarpıcı bir azalma görülür. Mn-SOD inaktivasyonu nedeniyle süperoksitin yetersiz temizlenmesi bu durumu kolayca açıklayabilir. Aconitase, mitokondrilerdeki sitrik asit döngüsünde önemli bir katılımcıdır, bu nedenle bu etki, nöronlar için bir enerji kaynağı olarak adenozin trifosfatın (ATP) yenilenmesi üzerinde felaket sonuçları vardır. ATP hücresel enerji para birimimizdir ve yetersizliği beyin fonksiyon kayıplarına sebep olur çünkü en çok enerji gerektiren organ beynimizdir.
16- Lyme hastalarında kolestaz eğilimi bulunur; kolestaz safra salgısının ince bağırsağa geçişindeki aksamaları tanımlamak için kullanılan sağlık problemlerinin genel adıdır. Safra salgısının engellenmesidir. Safra asitlerinin üretimi, CYP enzimlerine bağlıdır. Tahmin ettiğiniz gibi kimse lyme tedavisi için toksik safraya sahip olup olmadığını kontrol etmez. Toksik safra hem çok tahriş edicidir bu histamine sebep olur hem de bağırsağın detarjanı olan işlevsel safra akışının olmaması SIBO, aşırı bakteri büyümesi veya parazit enfeksiyonları ile sonuçlanır. Bağırsak sağlığının, bağışıklık ve beyin işlevi için önemini açıklamama bile gerek yok. Kaldı ki lyme tedavisi için verilen ceftriakson safrayı çamurlaştırır ve taşlaştırır. Bu ceftriaksonun standart endikasyonudur. Durgun safra, bağırsak disbiyozunu kaçınılmaz hale getirir.
17- Başka bir faktörde aşırı bilirubin üretimidir. Bilirubin, kan elemanlarından olan alyuvarların yıkımı sonucu ortaya çıkan bir maddedir. Kandaki bilirubin karaciğer tarafından işlenir ve safraya karıştırılır. Safra içeriğiyle birlikte bağırsağa geçen bilirubin gaita yoluyla vücuttan dışarı atılır. Karaciğer fonksiyonlarında meydana gelen bozulmaya veya aşırı alyuvar yıkımına bağlı olarak bilirubin değerlerinde artış meydana gelebilir. Testlerde bilirubin yüksekliği safranın aktif işlemediğini gösterir. Yeni doğanlar, olgunlaşmamış bir sindirim sistemi nedeniyle, bağırsakta bilirubini metabolize edemezler ve bu nedenle kanda birikebilir ve hatta olgunlaşmamış kan-beyin bariyerini geçerek nöbetlere neden olabilir. Ayrıca epilepsi, hem ipsilateral sklerotik hipokampusta hem de kontralateral hipokampus ve anterior temporal lobda, hipokampusun magnetik rezonans görüntüleme (MRI) sinyal analizinde artan T2 gevşeme süresi ile ilişkilidir. Bu gevşeme kofaktörünün lyme hastalarında tükenme eğilimi vardır.
18- Lyme pozitif veya otizmli çocuklarda kontrollerde olduğundan 3 kat daha düşük granülositler tespit edilmiştir. Granülosit,lökositlerin (akyuvarların) bir bölümünü oluşturan çeşitli hücre tiplerine verilen isimdir. Düşük granülosit seviyeleri hücre ölümünü daha fazla teşvik eder.
19- Cıva üreaz enzimini bloke eder. Üreaz enzimi ürenin karbondioksit ve amonyağa hidrolizini katalize eder. Çoğu cıva zehirli lyme hastası aslında zehirli karbondioksit ve amonyak fazlalığı ile uğraştığını bilmez.
20- Multipl sklerozda beyin omurilik sıvısındaki azalmış Mn-SOD aktivitesi ile yüksek süperoksit seviyeleri tespit edilmiştir. MS ve lyme arasındaki güçlü koloresyonu hatırlayınız. Aynı gurup MS hastalarında beyaz cevher lezyonları ve tükenmiş GSH tespit edimiştir. Ana antioksidan GSH eksikliği yüksek metabolik ve toksik metal birikimi ile sonuçlanacaktır. Ayrıca kolestaz, GSH arzında bir azalma ile ilişkilidir. Kolestaz, genellikle çeşitli farmasötik ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkan safra asidi akışının tıkanmasıdır. Safra toksinleri kandan süzen karaciğerin tek atılım yoludur. Oksitlenmiş GSH’nin, azalmış GSH’ye oranı, otizmle bağlantılı olarak plazmada, bağışıklık hücrelerinde ve beyinde sürekli olarak yüksektir.
21- Otizmli bireylerin beyinleri üzerinde yapılan ölüm sonrası bir çalışma, glutatyon redox antioksidan kapasitesindeki benzer bir azalmaya bağlı, beyinciğindeki akonitaz aktivitesinde çarpıcı bir azalma gösterdi. Mn-SOD inaktivasyonu nedeniyle süperoksitin yetersiz temizlenmesi bu durumu kolayca açıklayabilir. Aconitase, mitokondrilerdeki sitrik asit döngüsünde önemli bir katılımcıdır, bu nedenle bu etki, nöronlar için bir enerji kaynağı olarak adenozin trifosfatın (ATP) yenilenmesi üzerinde felaket sonuçları vardır. Başka bir çalışmada, otizmli çocukların hücreleri, kontrol hücrelerinden daha yüksek oksidatif stres sergilediler, reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretiminde 1,6 kat artış bulundu. Ayrıca otizmli çocuklardan gelen granülositlerin oksidatif fosforilasyon kapasitesi kontrollerde olduğundan 3 kat daha düşüktü. Bunların hepsi oksidatif stresin göstergeleridir ve Lyme hastalığında görülen SOD inhibisyonu bunlara aracılık eder.
22- Glikolitik yolda enolaz adı verilen bir enzimde lyme hastalarında aktif çalışmaz. Bu insülin üretiminde de çok önemlidir. Yani kan şekeri sorunları ele almanız gereken önemli bir başka lyme hasar konusudur.
23- Lyme hastalarında ETC enerji döngülerinde ihtiyaç duyulan CoQ10 üretimi aksar. CoQ10, en iyi detoksifikasyon dediğim aktif enzim işlevinde, enzimlerin yardımcısıdır, adı üstünde koenzimdir.
24- Lyme hastaları LDL’nin doğru kırılımını yapamaz ve okside olmuş yüksek kolesterol ile mücadele eder.
25- Bakteriyel enfeksiyonlara karşı vücut bakır tutma eğilimindedir. Bakır, Mn-SOD ile dengede olmalıdır, yoksa yüksek bakır, enzimi prooksidan durumuna sürüklediği için çok sayıda serbest radikal üretmiş olursunuz. Bu düşük Na/K oranı, kan şekeri dengesizliği, kronik enfeksiyonlar, karaciğer ve böbrek stresi sorunlara sebep olabilir.
26- Lyme hastalarında Hexokinaz, (Hexokinaz eksikliği, kronik hemolitik anemiye neden olan genetik otozomal resesif bir hastalıktır), Piruvate karboksylaz/PC, (Piruvate karboksylaz/PC, glukoneogenez ve lipogenezde, nörotransmitterlerin biyosentezinde ve pankreas adacıkları tarafından glikoz kaynaklı insülin salgılanmasında çok önemli bir rol oynar), PEP karboksylaz, Glutamin senthetaz, Ksantin oksidaz enzimleri yavaş çalışır, aksar veya bloke olabilir. Sadece piruvatların aksaması vücudu yüksek metabolik asidoza iter. Peki metabolik asidozla mücadele etmenin yollarını arayan kaç lyme hastası gördünüz?
27- Lyme hastalarının tiroit bezinde, tiroid hormon sentezi sırasında MIT’nin (mono-iodotirozin) DIT’e (diodo-tirozin) dönüşmesini uyaran molekülleri tükenmiştir. Tiroid bezi işlevsel çalışmayan biri detoksifikasyon yapamaz, yukarıda çok kez değindiğimiz glutamatı metabolize edemez, hücresel eneriyi sağlayamaz, insülin direncini koruyamaz, yeterli protein sentezleyemez.
28- ‘’Düşük dozda cıvaya maruz kalmak, özellikle bağışıklık sistemindebu toksine karşı büyük bir hassasiyet yaratır. Eğer cıva zehirliysek T ve B hücreleri enfeksiyonlara karşı bizi koruma yeteneklerini kaybeder. Ağır metal detoksifikasyonu yapmadan bağışıklık hücrelerini normal fonksiyonuna kavuşturamaz ve enfeksiyonlar ile savaşamayız. Bunu daha önce açıkladım detayları linkten okuyunuz: https://detoks.org.tr/once-agir-metal-detoksu-yapmadan-lyme-hastalarinin-neden-iyilesemediklerini-teknik-olarak-anlatmaya-calisacagim/
29- Lyme bir biyotoksin hastalığıdır. Hastanın tüm detox kanalları tıkanır. Biyotoksinler ve ağır metaller işlenip, atılamadığı için vücutta birikir. Biriken toksin ve ağır metal tüm organ işlev sistemlerini çalışamaz hale getirir. 350 çeşit hastalığı taklit etmesi buradan gelir. Tıkanan detoks sistemi hangi organlar zayıfsa oradan tepki verir. Lyme tedavisi için, ağır metal ve biyotoksin detoksu bu yüzden temel adımdır. https://detoks.org.tr/lyme-bir-biyotoksin-hastaligidir/
Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıktı hesabı gibi; bakteri mi amonyak, glutamat, süperoksit, toksik madde birikimi, antioksidan kapasitenin tükenmesi, tiroid, eklem hasarı, yetersiz ATP, mitokondri fonksiyon bozukluğu, GSH sentez eksikliği, yukarıda sayılan birçok enzim eksikliği, durgun- toksik safra yaptı, bu birikimler mi bakteriyi denetlenemeyecek aşırı kontrolsüz büyümeye itti tekrar düşününüz.
Sonuç olarak bakteriyi cımbızla çekip alır gibi vücudunuzdan atacak bir yol yoksa da, süperoksitleri, amonyağı, glutamatı, toksik madde birikimlerini, oksalatı eleyecek, sülfat taşınımını, GSH sentezini, safra akışını, anioksidan kapasiteyi düzeltebilecek çok fazla çözüm yolu bulunur.
Konuya aşina olmayanların beklediği gibi; tek bir tedavi lyme hastalığını genellikle düzeltmez, ama lyme hastalığının tahrip ettiği metabolik yolları düzeltmek, bakterinin hasar veren işleyişinde %90 ‘lık kontrol sağlayabilir.
Hala hastaysanız eğer; Lyme Enfeksiyonu üzerinde denetimi elinize alma vakti geldi geçiyor. Yukarıda saydığım bozulmaları düzeltecek kofaktörleri ve önlemleri öğrenmek bu sistemik enfeksiyonda sizi çözüme yaklaştıracak yoldur.
Bir sağlık probleminin sebebini anlamak, çözümü bilmek demektir.
Benim için şifre; ‘’Lyme bir biyotoksin hastalığıdır’’ cümlesini okuduğum zaman çözüldü.
Sağlık şifrelerini arayan herkese bol şifalar dilerim…
https://detoks.org.tr/category/lyme/
Neden kronik lyme devam eder? https://www.facebook.com/groups/2321513411476072/posts/2839944116299663/?
Neden eklem sorunları lyme hastalığında çok sık görülür? https://www.facebook.com/groups/2321513411476072/posts/2912975415663199/?
Lyme Detoksiifikasyonu – Antioksidan Savunma- Süperoksit Radikalleri- Amonyak – BH4- Glutamat- Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.