YOK OLAN SEMPTOMLARIM, SAĞLIĞA YOLCULUĞUM

* Boyun fıtığı

* Kulak dolgunluğu, mikrofonik duyma (testlerde hiçbir sorun bulunamıyordu )

* Kronik yorgunluk

* Bitmeyen sinüs akıntısı, (test ya da tomografilerde gözükmüyordu)

* Yoğun geniz akıntısı buna bağlı damakta açık yaralar. (Konuşamayacak, yutkunamayacak şiddette)

* Hiç bitmeyen faranjit

* Dil, damak ve geniz bölgesinde, yemek borusunda yoğun maya, candida oluşumu

* Vajinal candida

* Herpes /uçuk yaraları

* Oral liken planus

* Sjöngren tipi çok yüksek düzeyde ağız kuruluğu

* Tükürük bezi tutulumu, hiç tükürük üretememe, şiddetli ağız kuruluğu

* Yutkunamama (çok yoğun mukus, balgam, biyofilm, inflamasyon)

* Damak şişmesi

* Bitmek tükenmek bilmeyeni sürekli artan kronik inflamasyon

* Boğazda sürekli mukus, biyofilm oluşumu

* Lyme

* Ses telleri inflamasyonu ve ses kısıklığı

* Sindirim sistemi problemleri (yediğin her yemeğin zehir gibi vücutta tepki vermesi,)

* Geçirgen bağırsak semptomları bağırsak disbiyozisi

* Göğüs kafesi kemikler içinde ve altında ağrı

* Pankreas kanseri semptomları, sindirimsizlik ve yoğun gece terlemeleri, iç organ ağrıları, yemek yiyememe

* Mide kanseri semptomları ve hiç yemek yiyememe, sindirememe (1 yıl boyunca ben doğru müdahale yöntemini bulana kadar sürdü, 35 kg ın altında vücut ağırlığına düştü, anoreksik bir görüntüye dönüştüm, deri kaplı bir iskelet gibiydim) 

* Yemek yediğimde ciğerlerim patlayacak gibi sürekli öksürme,

* Histamin sorunları

* Besin intoleransları

* Beton gibi sert bağırsak

* Yoğun göz tutulumu (hiçbir antibiyotik damla vb. ürün ile geçmeyen, gözü ameliyat ile alsalar bu batma ve ağrıdan kurtulsam diyecek düzeyde,)

* Boyun, karın ve kasıkta lenf nodülleri ve lenf kanseri semptomları (artık hiç nodülüm yok)

* İnsülin direnci belirtileri, el, parmak titremeleri, yemekten sonra uyku hali, sarhoş gibi baş dönmesi vb…

* Haşimoto tiroidi teşhisi (mineral eksikliğine bağlı enzim ve hormon üretimini normalleştirmek için 6 aylık emiramide kullanımı sonrası tiroid hormonları testi ile tamamen normal fonksiyonuna kavuştu, tam iyileşme gerçekleşti)

* Demir emilim bozukluğu

* Kanda yüksek seviyelerde B12-D vitaminlerine rağmen, doku analizlerinde optimalin altında B12- D vitamini seviyeleri (mikrobesinleri hücresel kullanıma alamama)

* Halsizlik ve bacaklarda kas güçsüzlüğü, daha ileri seviyede çok yavaş yürüme ve hemen yorulma

* Depresyon ve hergün ağlama, ölümden başka kurtuluşun olmadığını düşünme

* Beyinde yoğunluk hissi

* Otoimmün sistemik reaksiyonlar

* 35 kg’ın altına düşmüş artık hareket edemeyen, bir lokma yemek yiyemeyen evden dışarı çıkamayan biri olmuştum.

* Düşük potasyum- sodyum oranı

* Sık idrara çıkma

* Enzim blokasyonları

* Besin intoleransları

* Sayamadığım sayıda doktor, tedavi, ilaç, protokol denemeleri, doğal terapiler ve harcanan milyarlarca lira. Besin intolens testlerine göre beslenme, çok sıkı candida diyeti, üçlü abx, iv c, iv glutatyon, takviyeler, ozon, akapunktur, biorezonans,  hacamat, sülük… hiçbir şey işe yaramadı daha da kötüleştim.

* Çözüm bulunamayan her doktorun psikolojik, fibromiyalji vb.. demesi ile sağlık yolculuğumda aile desteğimi bile kaybettim.. En yakınlarım bile beni hastalık hastası sandılar.

* Ellerimde antibiyotikler sonrası güneş yanıkları

* Bunlar hatırlayabildiğim semptomlar. Çoğunu unuttum, artık bu semptomlar geride kaldı,  son derece enerjik ve mutluyum, o zorlu günleri hiç yaşamamış gibi hissediyorum. Yaşamak çok güzel ve bir zamanlar ölümü arzulayan ben 90 yaşıma kadar yaşayacağımı ümit ediyorum.

Tedavisiz, çözümsüz, desteksiz, ağrı, sızı, acı , hastalık dolu günleri nasıl geride bıraktım:

* Tüm doktor ve tedavilerden ümidimi kestim, (onlar da benim iyileşmemden ümidi kesmişti.)

* Tedavi grupları ile tüm bağlantımı kestim. O kadar ümitsiz bir vakaydım ki hiçbir şey bana yardım edemiyordu.

* Sindirim sistemimi çalıştırmak için digestive (sindirim enzimi) ve betain hcl (mide asidi) takviyelerine başladım. En azından yemek yiyebiliyordum.

* Besin intoleranslarım için quercetin ve bromelain takviyesine başladım.

* Sindirim enzimlerinden gördüğüm fayda ile sistemik enzimleri araştırdım. Hücresel düzeyde sindiremediğim besinler, kan dolaşımına geçip inflamasyon tepkisine sebep oluyordu. Aç karna kan dolaşımını temizlemek için sistemik enzimlere başladım.

* Sindirim ve sistemik enzimler detoks etkisi yapıp vücudumu temizliyordu.

* Doğal detoksu desteklemek için metilcobalamin B12 ve aktif folate desteği ile metilasyon döngüsünü yeniden çalıştırmayı denedim, buna daha sonra sam-e ekledim.

* Metilasyon döngüsü çalışmadan, yaşamak için vücut sistemlerini çalıştırırken,  hücrelerin ürettiği çöpü bile atamıyordum.

* Bu takviyeler ile birçok şey yoluna girmişti. Ama neden vücudum enzim ürete miyordu ?

* Enzim üretecek probiyotik florası yoktu. Probiyotik takviyesine rağmen iyi değildim. Çinko olmadan enzim üretilemiyordu, yüksek etkinlik, ubliqunol formunda Q10 olmadan üretilen enzim vücutta kullanılamıyordu. İonic zinc ve yüksek etkinlik Q10 başladım.

* Sindirim hormonları, insülin hormonları, tiroid hormonları, kardiyovasküler sistem, beyinsel faaliyetler vb… vücutta tüm hormonlar, enzimler ile üretiliyordu.

* Enzim üretmek için probiyotikler bile mineral kullanıyordu. Mineral eksikliği için mineral desteklerine başladım..

* Neden enzimleri üretecek mineralim yetersizdi. İşte bunu sorgularken hastalığımın başında yapılan ağır metal testi ve ağır metal zehirlenmesinin önemini anlamıştım. Dört yıldır bu konuyu sallamamıştım bile, bana hastalık yapanın sadece bakteriyel enfeksiyon olduğuna o kadar yoğunlaşmıştım ki !!!

* Ağır metaller vücutta mineraller ile yer değiştiriyordu. Mineral olayınca enzim üretilemiyordu, sistemik problemler artıyordu.

* Ağır metale vücut sürekli inflamasyon tepkisi veriyordu, mukus ve biyofilm bitmiyordu. Arttıkça da vücudun doğal detoks yolları tıkanıyordu.

* Ağır metal bir demirin paslanması gibi organlarımızda oksidatif stres yaratıp, sürekli hastalık yapıyordu. Beyinde, kalpte, bağırsakta, tükürük bezlerinde, gözlerimde; paslanan bir metal birikimi vardı. Bunu çıkartmadan organlarım iyileşemezdi.

* Kronik inflamasyon ile oluşan mukus ve biyofilm hertür zararlı patojen, bakteri, virüs, maya, candida, küf için mükemmel yaşama ve antibiyotiklerden saklanma alanı oluşturuyordu.

* Vücut sistemlerimi çalıştırmayı başladığımdan beri, hastalığımda bakterinin etkinliği azalıyordu. Bağışıklık sistemim doğru çalışıyordu. Vücudumu temizlemek için detoks ürünlerinden sürekli yararlanıyordum, medikil bentonit, aktif karbon, dmsa, kişniş ekstaratı, sarımsak ekstratı, chlorella, sipiriluna, zeolit ( bu ürünler hakkında tecrübelerimi de yazacağım, özellikle zeolitten gördüğüm zarara dikkat çekerim.)

* Kullandığım ağır metal detoks takviyeleri yetersizdi. Hatta içlerinde kurşun ve alümiyum bulunduran zeolitler, klorella, kişniş, vb. yeniden dağılım ile tekrar tekrar vücudu zehirleyenler vardı. Ağır metali beyinden, dokulardan, hücre içinden sökmek ayrı dert, sökülen zehirli metali bağlayıp organlara zarar vermeden atmak ayrı bir dertti. Bilinen tüm ağır metal detoks ürünlerini denemiştim ama sonuç çok sınırlıydı.

* Sonunda Dr. Boyd Haley ve emiramide ile tanıştım ( Bunun için sonsuz teşekkürler Sacettin Abi senin deyiminle ‘’işte bu’’ dedim bende araştırınca)

* Mitokondriler oksijen alıp hücrelere, yani vücuda enerji üretmek yerine, aldığı oksijen ile ağır metali paslandıran pas makinesine dönüşüyordu. Ağır metallerin varlığında, enerji üreten ve oksijen ile hücreleri temizleyen mitokondrilerimiz, aleyhimize çalışan pas makineleriydi. Aldığım her nefes vücudumdaki metali paslandırıyordu. Dehşete kapıldım. Niye bu kadar hastalığın birbiri üstüne eklenip her şeyi bozduğunu anlıyordum. Niye kronik iflamasyonun hiç bitmediği, sürekli organ hasarı yaşattığı, enzim üretiminin yapılamadığı artık belliydi.  Ağır metaller bitmek tükenmek bilmeyen oksidatif stres yaratıyor, serbest radikaller hücrelerimi hasara uğratıyordu ve bu tüm hastalıkların önemli etkeniydi.

* Hücrelere oksijen taşıyan demir ile ağır metal yer değiştiriyor, serbest demir vücutta pas etkisi ile kronik iflamasyonu arttırırken, demir emilim bozukluğu yaşanıyordu. Kan testlerinde demir eksikliği gören her doktor demir takviyesi vermeye çalışıyordu. Üstelik demir takviyeleri ile kan dolaşımında serbest demir arttıkça, oksidatif stres ve halsizlik artıyordu. Çünkü serbest demir ve oksijen ile pas artıyordu. Sonu gelmez hücresel hasar ve inflamasyon için  bir davetiye daha..

* İlginç olan hiçbir uzmanın bunu algılamaması önemsememesi ve bana anlatmamasıydı. Ağır metali vücuttan atmak zorundaydım. Aslında çözüm bu kadar basitti.

Neden Emiramide ?

 

*Emeramide Koenzim-A’nın terminal ucunda bulunan bir amid bağlantısı ile bağlanmış dikarboksibenzoattan (elmalar ve kızılcık meyvelerinde bulunur) oluşan doğal bir yapıya sahiptir. Bu doğal bileşiklerin her ikisi de hidroksil serbest radikal temizleme özelliklerine sahiptir. OSR adıyla iki yıl boyunca bir diyet antioksidanı olarak satılmıştır ve otizmli çocuklarda ağır metal zehirlenmesinin tedavisi için kullanılmıştır. Cıva atomunu veya zararlı ağır metal ve oksidatif strese sebep olan serbest radikalleri çevreleyen, iki koldan sülfür içeren şarzsız, doğal bir bileşiktir.

* İnsan deneylerinde cıva zehirlenmelerini tamamen iyileştirdi. Ölümcül dozda cıva verilen fareler hayatta kaldı ve iyileşti. Dr. Klinghardt otizm tedavi protokolünde çocuklarda kullandığını ve muazzam sonuçlar aldığını yazmıştı.

 

* Kan beyin bariyerini geçip, hücre içine girip etkili bir şekilde ağır metali ve serbest radikalleri bağlar ve asla ayrışmaz. Yeniden dağılım ve yeniden zehirlenme etkisine sebep olmadan bağırsaktan güvenli bir şekilde atılır. Bunu yaparken vücudun doğal glutatyon üretimin arttırıp, doğal vücut detoksunu çalıştırır.  

 

*Ağır metali dokular ve beyinden hem söküyor, hem bağlıyor, hem toksik etki yapmadan bağırsaktan kolayca atar.

 

* Üstelik ağır metal dışında vücutta rastladığı tüm kronik inflamasyona sebep olan serbest radikal ve toksinide bağlayıp atar.

 

* Emeraamide  başladıktan sonra kronik inflamasyon problemim kalmadı. Organlarım üzerinden kalkan yük ile her organım kendini tamir ediyordu.

 

* Bir yıl evden dışarı bile çıkamayan ben, artık enerji, mutluluk, şifa dolu günleri yaşamaya başlamıştım. İyileşme sürecim emeramide ile büyük ivme kazandı. Daha önce haşimoto tiroidi teşhisi ile yazılan tiroid hormon ilaçlarını hiç kullanmadan emiramide başladım. Altı ay sonraki testlerde tiroid hormonlarımın artık tamamen sağlıklı düzeyde olduğu tesbit edildi. Artık enzim ve hormon üretimi için gerekli mineralleri bağlayan ağır metallerin bir kısmını boşaltmıştım.

 

* Dört yılımı benden ve ailemden çalan canavar sandığım hastalık artık bana zarar veremiyordu. Ağrı, sızı, sıkıntı olmadan yaşamak muhteşem.

 

*Bu iyileşme yolculuğumu herkesle paylaşmak istedim.

 

*Beyin, kalp, bağırsak, karaciğeri tiroid, sinüs vb… hiç biri birbirinden ayrılamayan sistemler. Birindeki hasar hepsini etkiliyor. Klasik tıpta her organın ayrı bir uzman ile tedavi edilmeye çalışılması çözümü imkansız kılıyor. Hastalıklarda nörolog sadece beyinle, kardiyolog sadece kalp ve kan dolaşımı ile, gastroentrolog sadece mide ve bağırsakla , vb….igileniyordu. Ama vücut bir bütün halinde çalışıyor ve tüm sistemler birbirine bağlı. Birindeki hastalık hepsini domino taşı gibi bozuyor.

 

*Tüm vücut sistemlerinin bir arada çalışması gibi, lyme, ibs, ms, als, otizm, alzeheimer, tiroid, insülin, kardiyovasküler sistem  karaciğer vb… kronik iflamasyon, detox, küf, parazit, maya, candida,…. Birbirinden bağımsız tedavi edilemez.

 

*Ben de emeramide ile ağır metali atarak tüm sistemlerimi oksidatif stresten kurtarmıştım. Artık organlarım gayet güzel çalışıyor ve kendini tamir ediyordu.

 

*Vücudunda hiç bakteriyel enfeksiyon olmayanlar bile toksin ve ağır metal yükü ile, ciddi kronik sistemsel rahatsızlık yaşıyor.

Sonuç : ‘’psikolojik hasta değilsiniz, sadece metal zehirlisiniz.’’

 

Hastalık formülü 1 :

*Ağır metal ve bakteriyel hastalık

*Mineral ile ağır metal yer değiştiriyor

*Mineral olmayınca, enzim üretilemiyor

*Enzim olmayınca hormon üretilemiyor

+_____________________________________________

 Sistemsel ve otoimmün hastalıklar oluşuyor

 

Hastalık formülü 2 :

*Ağır metal ve bakteriyel hastalık

*Bakteri ve ağır metale verilen kronik inflamasyon tepkisi,

*Mukus, biyofilm, balgam oluşumu

*Mukusla hücreler arası iletişimin kesilmesi,

*Mukus ve inflamasyonun detoks yollarını kapatıp zararlı patojen için üreme ve gizlenme alanı oluşturması

*Atılamayan ve sürekli artan mukusla oksidatif stresin artması

 +________________________________________________________________

Sürekli ilerleyen hastalık oluşumu.

 

Lütfen dikkat, bu iki hastalık formülünde kısırdöngü yaratan şey ağır metalin yarattığı inflamasyon.

 

İyileşme formülü:

*Doğru beslenme

*Ağır metal detoksu

*Doğal vücut detoks desteği   

*Antibakteriyel mücadele

*Biyofilm mücadesi

*Eksik mikrobesinlerin desteği

+_______________________________

 Vücut kendini tamir ediyor

Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.

 

Sevgi Kaya

Mimar – DEÜ Mimarlık Fakültesi – Artı Bodrum Mimarlık Mühendislik Ve İnşaat Ltd. Şti

Mineral Master – İntelligent Nutrition USA

Ağır metal zehirlenmesi ve Kronik Toksisite – Bütüncül Tıp Okulu

Naturopati – Apiterapi Uzmanı -Riccon Academy Switzerland

 

DEÜ Mimarlık Fakültesi mezunu, 30 yıllık mimar ve sağlık eğitimleri almış bir uzmandır. Mineral Master olarak doğal besinler ve detoks yöntemleri ile sağlık koşullarını iyileştirmeyi hedefler.

 

https://detoks.org.tr/bozulan-saglik-kosullarinizi…/

Daha fazla bilgi için detoks.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz..

 

 

You may also like...

Subscribe
Bildir

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Sohbeti Başlat
1
Sorularınızı bana yazabilirsiniz
Merhaba, merak ettiklerinizi buradan bize yazabilirsiniz