BUTİRAT VASKÜLİT BAĞIRSAK GEÇİRGENLİĞİ VE AĞIR METALLER

Bağırsaktaki bütiratın tükenmesi tipik olarak butirat üreten bakterilerin (BPB) azlığı veya tükenmesinden kaynaklanır. BPB’deki bu tükenme veya işlenme kusuru, mikrobiyal disbiyoza yol açar.

Literatür bu sorunlar için, butiratın tükenmesini bir faktör olarak gösterirken, gözden kaçırdıkları en önemli şey butiratı mükemmel üretme kapasitesine sahip insanlarda bile ağır metal hasarı ile butiratı işleme blokasyonu oluştuğudur. Arterleri iltihaplandıran butirat eksikliği sandıkları durumun, aslında butirat işleme sorunu olup olmadığını kontrol etmek akıllarına gelmiyor, ÇÜNKÜ BUNU KONTROL ETMEYİ BİLMİYORLAR.

Bu kontrolü yapmak, mineral testlerine daha derin bir bakış ile mümkün. Bunu yapmamak çözümsüz sanılan pek çok vaskülit hastası için ne büyük kayıp. Hem iltihabı tamir edecek butiratı işlemenin yolları varken, hem de kendi hücrelerine saldıran bağışıklık hatalarının ağır metallerin bu ve benzer dokulara bağlanarak hücrelerin yapısını değiştirdiği gerçeğini farkedene kadar, pek çok hasta acı çekerek yaşamaya devam etmek zorunda.

* Butirat, konakta uygun bağışıklık fonksiyonunun bir modülatörü olarak hayati bir role sahip temel bir mikrobiyal metabolittir.

  • Bağırsaktaki butirat ayrıca bağırsak epitel bariyerinin bütünlüğünü korur.

  • Azalmış butirat seviyeleri bu nedenle hasarlı veya işlevsiz bağırsak epitel bariyerine neden olur.
  • Butirat üreten bakterilerden yoksun çocukların alerjik hastalığa ve tip 1 diyabete daha duyarlı olduğu gösterilmiştir.
  • Butirat üreten bakterilerdeki tükenme, mikrobiyal disbiyoza yol açar.
  • Butirik asidin eşlenik bazı olan butirat, hem lokal (bağırsakta) hem de sistemik (dolaşımdaki butirat yoluyla) bağışıklık homeostazının sürdürülmesinde anahtar bir rol oynar.
  • Butirat kolonik düzenleyici T hücrelerinin farklılaşmasını indüklemede gereklidir.
  • Mikroorganizma tarafından üretilen bütiratın düzenleyici T hücrelerinin üretimini hızlandırdığı bulunmuştur. Bir bütirat tedariki üzerine düzenleyici T hücre sayılarında bir artış gözlendi.
  • Kısa zincirli bir yağ asidi/SCFA olarak bütirik asit, memeli kolonunu (kolonositler) kaplayan hücreler için besin olarak önemlidir. Enerji için butiratlar olmadan kolon hücreleri otofajiye (kendi kendini sindirme) uğrar ve ölür. 
  • Bütirat kolonositlerden gelen enerjinin yaklaşık % 70’inden sorumludur ve kolon homeostazında kritik bir kısa zincirli bir yağ asidi /SCFA’dır.
  • Bu kısa zincirli bir yağ asidi /SCFA’lar enerji üretimini artırarak kolonositlere (kolonun hücreleri) fayda sağlar ve hücre proliferasyonunu inhibe ederek kolon kanserine karşı koruma sağlayabilir.
  • Butiratın kolon kanserinde koruma etkisi vardır.

  • Bütirat, iltihaplanma aracılı ülseratif kolit (UC) ve kolorektal kanseri önlemek için hem önleyici hem de terapötik potansiyele sahiptir.

  • Bütiratın kolon dokusundaki T hücrelerinin apoptozunu arttırdığı ve böylece inflamasyon kaynağını ortadan kaldırdığı (ıfn-γ üretimi) önerilmektedir.
  • Bir enflamatuar düzenleyici ve bağışıklık sistemi katkısı olarak bütiratın önemi nedeniyle, bütirat tükenmeleri birçok vaskülitik durumun patogenezini etkileyen anahtar bir faktör olabilir. Bu nedenle,bağırsakta sağlıklı seviyelerde bütirat toplamak ve doğru işleyebilmek çok önemlidir.

2013’te Furusawa ve ekibi tarafından yapılan bir araştırma, butiratın (butyric acid) farelerde bağırsağın düzenleyici T hücrelerinin oluşumu için gerekli olduğunu gösterdi.

Butirat, vücuttaki bağışıklık sistemini dengeleyen düzenleyici T hücrelerinin çoğalmasını destekler. Bu hücreler, aşırı bağışıklık tepkilerini bastırarak iltihapları dengede tutar. Eğer butirat seviyesi düşükse, bu denge bozulur ve bağışıklık sistemi gereğinden fazla çalışarak iltihaplı ve otoimmün tepkilere neden olabilir.

Bağırsaklarda yeterli butirat üretimi, yerel iltihap moleküllerini (sitokinleri) baskılar. Ancak butirat üreten bakteriler azaldığında, aşırı aktif enflamasyon ortaya çıkabilir. Bu durum, iltihaplı hastalıklar ve damar iltihapları (vaskülit) gibi pek çok rahatsızlıkla ilişkilidir.

Çeşitli çalışmalar, butiratın hem laboratuvar ortamında (in vitro) hem de canlılarda (in vivo) düzenleyici T hücrelerinin gelişimini artırdığını göstermiştir. Ayrıca, nötrofiller üzerinde de yatıştırıcı etkileri vardır ve bu etkiyi HCA1 reseptörü aracılığıyla yapar.

Butirat, diyet liflerinin bağırsak bakterileri tarafından fermente edilmesiyle oluşur ve kalın bağırsakta enerji kaynağı olarak kullanılır. Kolon hücrelerinin enerjisinin yaklaşık %70’i butirattan gelir. Bu nedenle, bağırsak dengesinin korunmasında kilit bir rol oynar.

Ayrıca butirat, ülseratif kolit (UC) gibi bağırsak iltihaplarını ve kolorektal kanseri önleyici potansiyele sahiptir. Sağlıklı hücrelerde enerji üretimini desteklerken, kanserli hücrelerde ölüm (apoptoz) sürecini başlatabilir. Bu fark, kanser hücrelerinde “Warburg etkisi” nedeniyle butiratın düzgün metabolize edilememesinden kaynaklanır.

Butirat aynı zamanda histon deasetilaz (HDAC) enzimini baskılayarak genlerin aktivitesini değiştirir ve iltihapla ilişkili sinyal yollarını (örneğin IFN-γ/STAT1) engeller. Böylece T hücrelerinin aşırı çoğalmasını durdurur ve iltihap kaynağını ortadan kaldırır.

Ek olarak, butirat Sp1 transkripsiyon faktörünü devre dışı bırakarak ve VEGF genini baskılayarak anjiyogenezi (damar oluşumunu) da engeller — bu da iltihaplı dokuların ilerlemesini durdurabilir.

Sonuç olarak:
Bağırsakta sağlıklı miktarda butirat üretmek, bağışıklık sisteminin dengesi, iltihap kontrolü ve kolon sağlığı için son derece önemlidir. Lifli beslenme, prebiyotikler ve butirat üreten bakterileri destekleyen bir mikrobiyota, bu dengeyi korumada temel rol oynar.

Bu sistemin doğru desteklenmesi için profesyonel yardım alınız.

Butirat mikrobiyomunuz olan makinedeki değerli bir dişlidir.

Bağırsak lümeni, enerji gereksinimlerinin çoğu için amino asit glutamine güvenir. Genellikle probiyotiklerle (örn., acidophilus) birlikte bağırsak iyileşmesini hızlandırmak için oral glutamin reçete edilir.

Bağırsak astarı sağlığı, mikrobiyal sindirim yoluyla salınan kısa zincirli bir yağ asidi olan butirat (butirik asit) üzerine dayanır.

Bağırsaklarda lif eksik olduğunda veya lif sindirici mikroplar antibiyotik kullanımıyla öldürüldüğünde, kişi hipometabolik hale gelir ve kolon kanseri riski artar.

Kondositler, bütirata alternatif olarak keton yakıtları ile beslenebilir. Birincil keton yakıtı, beta-hidroksibutiratbütirata çok benzer yapıdadır. Daha da önemlisi, bütirat beslendiğinde beta-hidroksibutirat içine metabolize edilir.

Keton yakıtları ayrıca vücudun geri kalanını, hatta beyni besleyerek metabolik hızı artırır.

Kondrosit: kolajen yapımından sorumlu hücrelerdir.

Ağır metal zehirli birçok insan butirati işleyemez. “Yukarıdaki belirtiler haricinde, her vaskülit için farklı belirtiler meydana gelebilir. Bu belirtiler hastalığın erken ya da sonraki aşamalarında görülebilir:

  • Behçet Hastalığı: Bu vaskülit türü, arterlerin ve damarların iltihaplanmasına neden olur. Belirtiler arasında ağızdaki ve genital bölgedeki ülserler, göz iltihabı ve akne benzeri cilt lezyonları bulunur.
  • Benim 3 yıl boyunca hiç iyileşmeyen damak yaralarım olduğunda uzmanlar Behçet Hastalığına sahip olabileceğimi iddia etmişti. Oysa sadece son amalgam dolgum hala ağzımdaydı, sonrasında da bilinçsizce güvenlik önlemsiz amalgam sökümü ile yüksek cıva buharına maruz kaldım. Aslında Behçet hastası değil cıva zehirliydim.
  • Yine gurup üyelerimizden biri öğrencilik yıllarında yapılan amalgam dolgulardan sonra Behçet tanısı alıp, yıllarca hastalığı için yanlış tedaviler yapıldıkdıktan sonra, sorunun cıva zehirlenmesi ile tetiklendiğini farkedip, ağır metal detoksu yaparak Behçet Hastalığı teşhisini kaldırdı.
  • Dikkat ediniz Behçet iyileşmez denilen bir hastalıktır, ama kronik cıva zehirlenmesi ile bu hastalığın tanısının karıştığı Kimbilir kendini Behçet Hastası sanan kaç cıva zehirli mağdur var.
  • Buerger Hastalığı: Bu vaskülit çeşidi, ellerdeki ve ayaklardaki kan damarlarında iltihaplanmaya ve pıhtılaşmaya neden olur. Bunun yanı sıra ağrı ve ülserlerin oluşmasına yol açar. Nadiren de olsa beyin ve kalpteki kan damarlarını etkileyebilir.
  • Churg-Strauss Sendromu: Bu sendrom çok nadir görülür. Akciğerleri, cildi, böbrekleri, kalbi ve uzuvlardaki sinirleri etkiler. Hastalığın semptomları büyük ölçüde değişir. Astım, ciltte değişiklikler, ağrılar ve burun alerjileri başlıca görülen belirtilerdir.
  • Kriyoglobulinemi: Bu vaskülit türü kandaki anormal proteinlerden dolayı oluşur. Belirtiler arasında döküntü, eklem ağrısı, halsizlik, uyuşma ya da karıncalanma bulunur.
  • Dev Hücreli Arterit: Bu durum, özellikle şakaklardaki arterlerin iltihaplanması sonucu oluşur. Dev hücreli arterit baş ağrılarına, kafa derisinde hassasiyete, çene ağrısına, bulanık veya çift görmeye; ileri vakalarda körlüğe neden olabilir.
  • Henoch-Schonlein Purpurası: Bu hastalık, çocuklarda yetişkinlere göre daha yaygındır. Ciltteki, eklemlerdeki, bağırsaklardaki ve böbreklerdeki kılcal damarların iltihaplanmasına neden olur. Belirtiler arasında karın ağrısı, idrarda kan, eklem ağrısı ve kalçada ya da alt bacaklarda kızarıklık yer alabilir.
  • Kawasaki Hastalığı: Bu vaskülit türüne çoğunlukla beş yaşından küçük çocuklarda rastlanır. Belirtiler ateş, ciltte kızarıklık ve gözlerde kanlanma olarak listelenebilir.
  • Takayasu Arteriti: Bu vaskülit çeşidi, aort dahil olmak üzere vücuttaki daha büyük arterleri etkiler. Belirtiler arasında eklem ağrısı, yüksek tansiyon, gece terlemeleri, ateş, genel halsizlik, iştah kaybı, baş ağrıları ve görme sorunları yer alır.
  • Wegener Hastalığı: Bu hastalık burundaki, sinüslerdeki, boğazdaki, akciğerdeki ve böbreklerdeki kan damarlarının iltihaplanmasına neden olur. Belirtiler arasında burun tıkanıklığı, sinüs enfeksiyonları, burun kanamaları ve kanlı öksürük bulunur.

 

  • Sadece Behçet hastalığı için değil, diğer otoimmün vaskülit hastalıklar içinde ortak özellik butiratın işlenemesi faktörü olduğuna göre, aslında hepsinin kronik cıva zehirli olma ihtimali ve yanlış tedaviler ile mücadele edip etmediklerinin kontrol edilmesi önemli.
  • Eğer butirat eksikliği- işlenememesi- bu hastalıkları tetikliyorsa, cıvanın butiratı işleme kusuru yaptığını bilmek, bu hastaların tedavisi için kritik değerde önemlidir.

Ayrıca

  • Vaskülit kişinin bağışıklık sisteminin, vücuttaki kan damarlarına saldırması sonucuyla ortaya çıkar.
  • Peki kişi, neden kendi kan damarlarına saldırır?
  • Çünkü metaller vücudun kendi yapılarına bağlanır. Proteinleri denatüre ederler, bu da onun uzaysal görünümünü değiştirdiği anlamına gelir. Sonuç olarak, bağışıklık sistemi bu endojen proteini artık “kendi” olarak değil, “yabancı” olarak tanıyıp ona saldırmaya ve onu yok etmeye başlar.
  • Cıva bir proteine bağlandığında onun yapısını değiştirir. Proteinin üçboyutlu görünümü değişir ve bağışıklık sistemi değişen bu proteinleri artık ‘’kendi vücudumuzun bir parçası’’ olarak değil, “yabancı” olarak görür, ona saldırmaya ve onu yok etmeye başlar.
  • Tüm bu ayrıntılara göre, bu hastalıklar ile mücadele eden insanlar, acil bir kronik toksik metal zehirlenmesi kontrolünden geçmeyi planlamalılar.

Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.

You may also like...

Subscribe
Bildir

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Sohbeti Başlat
1
Sorularınızı bana yazabilirsiniz
Merhaba, merak ettiklerinizi buradan bize yazabilirsiniz