Cıva Bağışıklık Sistemini Ve Duygularımızı Nasıl Zehirler?
1) Nörolojik
2) İmmünolojik
3) Endokrin sistemdeki etkiler….
Cıvanın merkezi sinir sistemi üzerindeki etkileri nedeniyle, cıva zehirlenmesinde birçok farklı nörolojik ve psikolojik semptom yaygın bulgulardır.
1926’da ünlü Alman bilim adamı Dr. Alfred Stock, kendi üzerinde deneyler yaparak bu semptomları titizlikle kataloglamış ve sınıflandırmıştır.
Tek bir 10 ppm cıva dozu solumakla ilişkili olarak kafa karışıklığı, hafıza kaybı ve sinirlilik tanımladı. Bu semptomlara mikromercurializm adını verdi.
Cıva ayrıca depresyon, intihar düşünceleri, sinirlilik, öfke nöbetleri, utangaçlık ve duygusal patlamalarla da ilişkilidir.
Düşük dozda cıvaya maruz kalmayla ilişkili psikolojik semptomlara ek olarak, bağışıklık sistemi de bu toksine karşı özellikle hassas görünmektedir. Yabancı maddeyi uzaklaştırmak amacıyla cıvaya bir antijen/antikor reaksiyonu ile yanıt verir. İki tip beyaz kan hücresi söz konusudur.
T-hücreleri, enfeksiyon bölgelerine göç etmelerine ve istilacı mikroorganizmalara, virüslere ve toksinlere karşı savunma yapmalarına izin veren özel niteliklere sahiptir.
B hücreleri, plazmada dolaşan istenmeyen istilacı veya yabancı maddeye özgü antikorlar üretir.
Bağışıklık sisteminin tepkisi nasıl çalışır?
1- T hücreleri bir antijenin varlığını fark ettiklerinde, B hücrelerini (hafıza hücreleri) antijene karşı antikorlar üretmeleri için uyarırlar.
2- B hücreleri, yardımcı hücreler olarak adlandırılan özel bir T-hücreleri sınıfıyla birlikte, antijeni çevreler, içine alır ve nötralize eder.
3- İş tamamlandığında, diğer T hücreleri (baskılayıcılar) daha fazla antikor üretimini baskılar.
4- Kullanılmış B hücreleri, antikorlar ve toksinler veya ölü mikroplarla birlikte böbrekler ve dışkı yoluyla atılır.
Alerjik reaksiyon, B hücresi antikorlarının aynı zamanda histamin salınımına neden olması dışında benzerdir. Histaminler, doku bozulmasına ve kırmızı cilt reaksiyonuna neden olan şeydir.
Beyaz kan hücreleri cıva maruziyetine karşı çok hassastır ve bunun sonucunda önce sayıları artar, sonra öldükçe sayıları azalır. Beyaz kan hücreleri üzerindeki toksik etkiler cıvaya maruz kalmanın bir sonucudur. Göçmen engelleyici faktörün salınımı azalmış gibi görünür ve antinükleer antikorlar oluşur, böylece bağışıklık sistemi kendi kendine saldırıyormuş gibi görünür. Ve beyaz kan hücrelerinin bakteriyel istilacılara saldırdığı mekanizma engellenir.
Cıvaya maruz kalma, beyaz kan hücrelerinin kromozomlarının kırılmasına, olağandışı kombinasyonlara ve genetik sapmalar oluşturmasına neden olur.
Cıva hastası hayvan deneklerden alınan beyaz kan hücreleri, kendi kromozomlarını kopyalama yeteneklerinde önemli bir azalma gösterir ve hücrelerin %90’ı kendi çekirdekleri için otoimmün antikorlar geliştirir.
Cıva ayrıca birincil humerus antikor yanıtını da baskılar.
Bir ön çalışmada Dr. David Eggleston, hem cıva hem de nikel diş restorasyonlarının insanlarda bulunan dolaşımdaki T hücrelerinin miktarını baskıladığını gösterdi.
Vera Stejfkal, M.D., İsveç, insanlarda cıvaya karşı immünolojik tepkiyi belgelemiştir. 1-23-11 nolu alfabe harflerini okuyunuz- …. ile birlikte bir cıva koruyucu (timerosal) kullanıldığında bebeklerde bile olumsuz bir reaksiyon bulmuştur.
Bu yeni bilim alanında daha fazla araştırmaya şiddetle ihtiyaç duyulsa da, cıvanın bağışıklığın baskılanmasında çok önemli bir rol oynadığı açıktır.
Hastalıklara ve tümörlere karşı insan direnci üzerindeki olumsuz etkileri göz ardı edilemez.
Endokrin sistem de bazı kritik dokularda cıva birikiminden etkilenir. Bu uçucu maddenin solunması sadece akciğerlerden kan dolaşımına taşınmasına izin vermez. Ek olarak, burun mukozası onu doğrudan beyne ve hipofiz bezine taşıyabilir. İşte buradakritik hormon dengeleri zarar görebilir.
– Dr. R. Parvin