Cıvayı Etkili Ve Doğru Bir Şekilde Çıkarmadan Otizm Tedavi Destekleri İçin Doğru Müdahaleleri Yaptığınızdan Emin Misiniz

Otizmin Cıva Detoksu Yapılmadan, Bağırsak Tamiri Veya Eğitimle Düzeleceğini Düşünenler Mutlaka Okumalı

Cıva Beynimize Ne Yapar Ve Bu Bir Bireyin Dünya İle Bağını Nasıl Koparır

”Cıva Ve Otizm Kanıtları Hızlandırmak ” adlı bilimsel makaleden normal okuyucuları anlayabileceği notlar :

-Boyd Haley

  • Timerosal içeren bazı uygulamalardan birkaç gün sonra vücutta bulunan cıva seviyeleri ve timerosal, metionin sentetazı (MS) %50 oranında inhibe eder.

Metionin sentetaz/MS’in normal işlevi, beyin gelişimi, dikkat ve önemli bir antioksidan ve detoksifiye edici ajan olan glutatyon üretimi için gerekli olan biyokimyasal aşamalarda çok önemlidir.

‘’Cıva kaynaklı, normal beyin gelişimi, normal beyin fonksiyonları kaybı ve dikkat eksiklikleri, bazen de dikkat fazlalığı söz konusuyken, cıvayı vücuttan etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, sadece bağırsak tamiri veya eğitim ile otizm tedavi destekleri için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

  • Tekrarlanan timerosal içeren bazı tıbbi uygulama dozları, otoimmün duyarlı farelerde nörodavranışsal bozulmalara, artan oksidatif strese ve hücre içi glutatyon düzeylerinin düşmesine neden olur. Tıpkı otizmli çocukların indirgenmiş glutatyon seviyeleri önemli ölçüde azalmış olması gibi.

‘’Cıva kaynaklı, nörodavranışsal bozulmalar, artan oksidatif stres, düşük hücre içi glutatyon düzeyleri söz konusuyken, cıvayı vücuttan etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, otizm tedavi destekleri için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

  • Otizmin ümit verici tedavileri cıvanın detoksifikasyonunu ve eksik metabolitlerin takviyesini içerir.
  • İlk olarak 1943’te 1930’larda doğan on bir çocukta tanımlanan otizm spektrum bozuklukları (OSB), cıvanın endüstriyel ve tıbbi kullanımının dünya çapında çoğalmasına bağlı artmıştır. Tüm cıva biçimleri, özellikle beyin gelişimi sırasında nörotoksiktir.

‘’ Nörotoksik demek beyin nöronlarına zarar veren demektir. Nörotoksik cıvayı beyin nöronlarından etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, otizm tedavi destekleri için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

  • Timerosal içeren bazı uygulamaların piyasaya sürülmesinden sonra, otizm prevalansı 10.000’de yaklaşık 5’ten 000’de 60’a çıkarak endemik hale geldi.
  • Dikkat eksikliği bozuklukları (ADD) veya dikkat eksikliği hiperaktivite bozuklukları (DEHB) gibi diğer gelişimsel ve davranışsal bozukluklar da ABD’de her 6 çocuktan 1’ine kadar yükselmiştir.

1990’larda, 6 aylık olana kadar yeni doğanların düzenli olarak 187,5 µg’lık kümülatif timerosal tıbbi uygulaması aldıklarına dikkat edilmelidir.

  • 8 ila 15 amalgamı olan anneler dikkate alındığında, normal çocuklara göre otizmli çocuklarda doğumdaki saç cıva oranı 12 kat daha fazlaydı. Hamilelik sırasında iyatrojenik cıva maruziyetinin aksine, annenin balık tüketimi ile çocukları için otizm riski arasında bir ilişki bildirilmemiştir. Otizmli çocukların hamilelik sırasında ve doğumdan kısa bir süre sonra hücre içi yerlerden kana etkili bir şekilde cıva salgılamadıkları, bu nedenle ilk saç kesiminde daha az cıva gösterdikleri varsayılmıştır. Araştırmacılar otizmli 40 büyük çocuğun saç kesimlerinde, 40 normal kontrole kıyasla yüksek seviyelerde cıva, kurşun ve uranyum bulmuşlardır. Alüminyum, arsenik, kadmiyum veya berilyum gibi diğer toksik metaller hiçbir fark göstermedi.

‘’ Yani anne karnında cıva maruziyeti ile dünyaya gelen bebekler ilk doğduklarında tipik bebeklerden 12 kat yüksek cıva seviyeleri gösterirken, doğumdan kısa bir süre sonra hücre içi yerlerden kana etkili bir şekilde cıva salgılayamıyor, bu nedenle ilk saç kesimindeki saç testlerinde daha az cıva gösteriyor ve cıva biriktiriyorlar.’’

  • Doğal cıva detoksifikasyonu için çok önemli olan sistein ve glutatyon sentezi süreci, muhtemelen genetik polimorfizmler nedeniyle otizmli çocuklarda azalır. Bu nedenle, otizmliler %20 daha düşük plazma sistein seviyelerine ve %54 daha düşük glutatyon seviyelerine sahiptir, bu da diğerlerinin yanı sıra, onların cıva gibi metalleri detoksifiye etme ve salgılama yeteneklerini olumsuz etkiler. Bu, sinir sistemi gibi dokularda daha yüksek cıva konsantrasyonlarına yol açabilir ve normal sistein ve glutatyon seviyelerine sahip çocuklarla karşılaştırıldığında cıva yarılanma ömrünün daha uzun olmasına yol açabilir.

‘’ Uzamış cıva yarılanma ömrü, tipik çocuklara göre, gecikmiş cıva detoksifikasyonu demektir. Peki gecikmiş bir cıva detoksifikasyonu neleri tahrip eder? Bakalım : ‘’

  • Cıvanın gecikmiş detoksifikasyonu, metilasyon reaksiyonlarını (DNA-, RNA-, kobalamin-, protein-, fosfolipidler-, histonlar- ve nörotransmitter-metilasyon gibi) ciddi şekilde bozar ve bu da beynin büyüme faktörü kaynaklı gelişimini ve dikkat performansını daha da olumsuz etkiler.
  • Dikkat için çok önemli olan fosfolipid metilasyonu otizm ve DEHB/dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluklarında işlevini yitirmiştir.
  • Timerosal içerikli uygulamalardan on gün sonra ulaşılan seviyelerdeki etil cıva, %50’den fazla bir metilasyon inhibisyonu üretir. Çalışmalar ayrıca timerosalin bu tür temel metilasyon reaksiyonlarını inhibe etmede inorganik cıvadan 100 kat daha güçlü olduğunu göstermiştir.

‘’ Otizm tedavilerinde beynin büyüme faktörü kaynaklı gelişimini ve dikkat performansını etkileyen;  metilasyon reaksiyonlarını (DNA-, RNA-, kobalamin-, protein-, fosfolipidler-, histonlar- ve nörotransmitter-metilasyon) kısıtlayan kanıtlanmış bir cıva reaksiyonu varken, cıvayı etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, otizm tedavi destekleri için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

Bradstreet ve meslektaşlarının 221 otizmliyi kapsayan bir çalışmada, uygun ağır metal mobilizasyonundan sonra otizmlilerin testlerde, normal kontrollerle karşılaştırıldığında idrar cıva atılımında yaklaşık 6 kat artış gösterdiği tespit edildi. İlginç bir şekilde, kurşun ve kadmiyum seviyeleri gruplar arasında farklılık göstermedi.

  • İnorganik cıvanın, sinir büyümesi ve nörotransmitterlerin taşınması için çok önemli olan nöronal mikrotübüler fonksiyonun baskılanmasında, kurşundan 10 kat daha güçlü olduğu bulunmuştur.
  • İnorganik cıva tübülinin anormal agregasyonunu tetikleyerek nöronal büyümenin inhibisyonuna ve nöronal büyüme konilerinin soyulmasına yol açar. Bu sadece 15 dk. görüldü. Çok düşük inorganik cıva seviyelerine maruz kaldıktan sonra, bu seviyeler diş amalgamı veya alzheimer hastalığı olan bireylerin beyinlerinde bulunandan yaklaşık 100-1000 kat daha düşüktü. Bu gözlem, mikrotubulin proteini olan tubulin’in, alzeimer’in hasta beyninde, aynı yaştaki normal kontrollere göre ortalama %80 daha az canlı olduğunu ve bu anormalliğin, sıçanların beynine cıva verildiğinde geliştiği gösterdi.

‘’ Cıva/Merkür beyinde tübülinler ile etkileşir ve nöronal yapıyı koruyan mikrotübülleri söker ve sıyırır. Tubulin yıkımı, vücudu daha aktif ve yüksek zeka seviyelerinden ayırır. Tubulin çalışmıyorsa, hiçbir sistem iyi çalışamaz. Tubuline karşı antikorlar bulunur ve bunlar otizmde yükselir, bu da cıva varlığına işaret eder. Hayvan deneylerinde yapılan çalışmalar, insanlarda görülenlere karşılık gelen cıva dozlarının tubulin baskılanmasında % 75 artışa neden olabileceğini göstermiştir. Baskılanmış tubulinin metabolik yansımaları, otizm ve cıva ile bu kadar ilişkiliyken, cıvayı etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, otizm tedavi destekleri için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

  • Düşük timerosal konsantrasyonlarının insan nöronlarında membran ve DNA hasarına neden olduğu ve apoptozu başlattığı gösterilmiştir.
  • Otizmliler, genetik olarak metilasyon süreçlerinin toksin kaynaklı baskılanmasına daha duyarlı görünmektedir. Örnek olarak, metilen tetrahidrofolat redüktaz (MTHFR) geninin polimorfizmi otizmli çocuklarda daha sık görülür. Sonuç olarak, popülasyonun yaklaşık %15’inin cıva maruziyetine karşı artmış duyarlılık gösterebileceği varsayılmıştır.
  • Maymunlar üzerinde yapılan araştırmalar, etil cıvanın, cıva buharı gibi, hücre zarını geçtiğini ve daha sonra hücre içinde inorganik cıvaya (Hg2+) dönüştürüldüğünü göstermiştir; bu cıva tercihen beyinde ve böbreklerde biriki Hücre içi cıva birikiminin etil için metil cıvaya kıyasla daha yüksek olduğu gösterilmiştir, ancak klerens oranı etil cıva için daha yüksektir. Buna karşılık, olgunlaşmamış farelerde yapılan başka bir çalışma, etil cıva maruziyetine kıyasla metil cıva maruziyetinden sonra kan, beyin ve böbreklerde daha yüksek cıva seviyeleri bulmuştur. Bu çalışmada, balıkta bulunandan 20 kat daha toksik olabilecek bir metil cıva formu kullanılmıştır.
  • Yukarıda tarif edildiği gibi, cıvalı 1-23-11 nolu harflerin uygulamalarından 8 gün sonra bulunan etil cıva seviyeleri metionin sentetazın (MS) %50 inhibisyonuna yol açar.
  • Hayvan deneylerince cıva verildikten sonra kanda hızla düşen cıva seviyeleri, fetal beyin, karaciğer ve böbreğe yolculuk ettiğini işaret eder. Kan cıva seviyelerindeki hızlı düşüşün, atılımdan değil, vücudun diğer organları tarafından alınmasından kaynaklandığını kuvvetle ima eder.
  • Yakın zamanda yapılan bir çalışmada düşük seviyelerdeki cıvanın bile fagositozun güçlü bir engelleyicisi olduğu bulunmuştur. Fagositoz, doğuştan gelen bağışıklık sisteminin ilk adımıdır ve bu nedenle, cıvalı bir uygulamanın, bir bebeğin bağışıklık sistemini inhibe etmesi muhtemel görünmektedir. Bu çok önemlidir çünkü yaş alarak kazanılan bağışıklık gelişene kadar, bebekler yeni doğduklarında sadece doğuştan gelen bağışıklık sistemine sahiplerdir.
  • Astrositler veya hepatositlerin aksine nöronlar, glutatyon sentezi için oran sınırlayıcı amino asit olan sisteini sentezleyemezler. Bu nedenle, nöronlar cıva toksisitesine karşı çok hassastır. Ve glutatyon, cıva ve ağır metal detoksifikasyonunda ana hücre içi ajandır. Thimerosal ve inorganik cıvanın hücre içi glutatyon seviyelerini tükettiği ve bunun da daha sonra oksidatif stres, nöronal sitotoksisite ve nöronal ölüme yol açtığı iyi bilinmektedir.

‘’Sinir hücresi ya da nöron sinir sisteminin temel fonksiyonel birimidir. Başlıca işlevi bilgi transferini gerçekleştirmektir. İnsan sinir sisteminde yaklaşık olarak 100 milyar nöron olduğu tahmin edilmektedir. Ve cıva ile hasar gören ve ölen nöronlar varken aktif çalışan bir sinir sistemine sahip olmak güçleşecektir. Nöronlar kendilerini cıvadan koruyacak glutatyonu üretmek için gereken sisteini sentezleyemedikleri için cıvaya karşı bu kadar hassasken, cıvayı çıkarmadan nöronların sağlığından veya sağlıklı işleyişinden söz etmek mümkün müdür? Tüm bilgi transferini yapan ve kendisini cıvaya karşı koruma yeteneği olmayan nöronların hasarını, cıva detoksu yapmadan durdurabileceğinizden emin misiniz?’’

  • Göbek kordonu enfeksiyonu için timerosal içeren topolojik “antiseptik” ile tedavi edilen 13 çocuktan 10’u öldü. Bu antiseptik, çok az bildirilen olumsuz etki ile dünya çapında ergenler ve yetişkinler üzerinde kullanılmıştır. Bu, bebeklerin timerosal toksisitesine yaşlı insanlardan çok daha duyarlı olduğunu ve bu materyali bebeklere verme kararının sorguladığını güçlü bir şekilde ima eder.
  • Otoimmünite ve inflamasyon otizmin bakteriyel antijenler, diyet peptitleri ve cıva tarafından tetiklenen otoimmün bir patogenezi Vojdani ve arkadaşları tarafından önerildi. Otizmlilerin beyin otopsileri, mikroglia ve astrositlerin kronik aktivasyonunu gösterdi, bu da bir otoimmün süreci işaret eder. Cıvanın hapten aracılı otoimmün reaksiyonların güçlü bir engelleyicisi olduğuna dikkat edilmelidir, özellikle hamilelik sırasında (maternal amalgam ve timerosal yoluyla) verildiğinde.

‘’Cıva otoimmün duyarlı hayvan deneylerinde, otizmle karşılaştırılabilecek derin davranışsal ve nöropatolojik rahatsızlıklara yol açar. Bir ön rapora göre, otoimmün reaksiyon, cıva artık tespit edilemedikten sonra da uzun süre devam eder.’’ 

  • Cıva aynı zamanda glutamatın nörotoksisitesini de arttırır. İlginç bir şekilde, birçok nörodejeneratif hastalıkta mikroglial aktivasyon ve artmış glutamat sitotoksisitesi tarif edilmiştir.

‘’ Kontrolsüz davranış sorunları, cıva kaynaklı glutamate nörotoksisitesi ile oluşur, çünkü glutamate nöronları aşırı uyarır, bu denetlenmesi mümkün olmayan davranış kalıpları olarak dışa yansır. Cıvayı etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, glutamat kaynaklı davranışsal sorunları düzeltmek için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

  • Bir yan not olarak cıva veya timerosalin nörotoksisitesinin testosteron yoluyla artırıldığına, öte yandan östrojenin toksik etkileri azalttığına işaret etmektedir. Başka bir çalışmada östrojenin inorganik cıvanın nöronlar üzerindeki toksisitesini azalttığı gösterilmiştir. Bu gözlemler otizmde erkeklerin kızlara 4’e 1 oranını açıklayabilir ve olası tedavilere yol açar.
  • Ayrıca kurşunun nörogelişim bozuklukları ve otizmde patogenetik bir rol oynayabileceği öne sürülmüştür. Kurşun ve cıva kombinasyonu, sırasıyla toksisitede sinerjistik bir artışla sonuçlanmıştır.
  • Verstraeten ve ekibi, hiç maruz kalmayan çocuklara kıyasla, en yüksek cıva maruziyet seviyeleri ile, bir aylık çocuklarda otizm riskinde önemli bir artış tanımlamıştır.
  • Çocuklarına cıvalı müdahaleleri reddeden bir popülasyon olan Amish Halkında otizm prevalansı, bir ön raporda ABD’deki genel prevalansa kıyasla çok düşük görünmektedir.

‘’Bu arada, otizmde etkili tedavi seçeneklerinin olmaması göz önüne alındığında, burada gözden geçirilen kanıtları gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Otizmlilerin umut verici tedavileri ilk sonuçlara göre, ağır metallerin şelatlanması, artık otizmi tedavi edilebilir bir hastalık olarak kabul eden Defeat Autism Now Vakfı’nın Otizm Düşünce Kuruluşu tarafından geliştirilen ve bu tür bir tedaviden sonra çok sayıda çocuğun teşhisinin tersine çevrilmesine dayanan tercih edilen tedavi terapisidir.’’

‘’Buttar ve Harch’a göre, hiperbarik oksijen tedavisi yoluyla, gelişmiş detoksifikasyon otizmliler için etkili tedavi seçenekleri gibi görünmektedir.’’

‘’ Ayrıca, ön sonuçlar, metilkobalamin, s-adenil-metiyonin ve tetrahidrofolik asit gibi, hücre içi glutatyon sentezi ve metilasyonu için önemli olan ve cıvaya maruz kalma ve genetik duyarlılık nedeniyle otizmli çocuklarda eksik olan metabolitlerin ikamesinin otizmli çocukların yaklaşık %80’inde semptomların iyileşmesine yol açtığını göstermektedir. Tedaviler için çocuklarda kandaki glutatyon ve sistein düzeylerini normalleştirmeyi başardılar. ’’

  • Minimolar miktarda cıva, nükteotid bağlayan proteinlerden kreatin kinazı % 95 oranında bloke eder. Nükleotitler, hücrede bilgi taşıyan makromoleküller olan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) yapıtaşlarıdır. İki çok önemli beyin nükleotid bağlayıcı proteinitubulinve kreatin kinazdır ve bu otizm, alzheimer, parkinson gibi nörodejeneratif sorunlara sahip insanlarda, kontrol beyin örneklerine kıyasla büyük ölçüde azalmış aktivite ve etkisiz nükleotid bağlama yeteneği gösterdi. Hem tubulin hem de kreatin kinaz /CK, sırasıyla GTP (guanozin-5′-trifosfat) ve ATP (adenosin-5′-trifosfat) nükleotidlerini bağlayan proteinlerdir. GTP, tübüline bağlanabilir ve nörodejeneratif hastalar canlı tübülinin ortalama %80’inden fazlasını kaybeder. Çok düşük mikromolar seviyelerde cıva (1 mikromolar) GTP’yi hızlı ve seçici bir şekilde bozabilir. Deneylerde cıva buharına maruz kalan beyin hücrelerinde tubulin’in %41 ila 75’ini kaybettiği gözlemlendi.

‘’Nükleotidleri bağlayacak enzimler çalışmıyorsa beyin nükleotidlerini takviye etmenin anlamı var mıdır? Cıvayı etkili ve doğru bir şekilde çıkarmadan, otizm tedavi destekleri için doğru müdahaleleri yaptığınızdan emin misiniz?’’

  • Çözüm birlikte ele alındığında, deneysel, klinik ve kısmen epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen yukarıda belirtilen tüm veriler, hamilelik sırasında (timerosal ve dental amalgam yoluyla) ve doğumdan sonra, genetik olarak duyarlı bireylerde cıva maruziyetinin otizmde etken bir potansiyel patogenetik olduğunu göstermektedir.

Cıvanın tıbbi ürünlerde yaygın kullanımı göz önüne alındığında, küçük bir patolojik yan etki sıklığı bile halk sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, endüstriyel ve gelişmemiş ülkelerde önleyici amaçlarla cıvanın tıbbi ürünlerde daha fazla kullanılmasından kaçınılması zorunludur.

Son zamanlarda, otizmli çocukların, hamilelik sırasında anneden diş amalgamı ve timerosal içeren bazı tıbbi uygulamalar nedeniyle daha fazla cıva maruziyetine sahip oldukları bulunmuştur. Otizmli çocukların genetik polimorfizm nedeniyle azalmış bir detoksifikasyon kapasitesine sahip olduğu varsayılmıştır.

Otizmin ve nörogelişimsel bozuklukların nedenleri bilinmemektedir. Genetik ve çevresel risk faktörleri söz konusu gibi görünmektedir. Son yıllarda kümülatif cıva maruziyetine paralel olarak otizmde gözlenen artış nedeniyle, otizmin kısmen cıvadan kaynaklanabileceği önerildi. Bunun için kanıtları gözden geçirdik.

 

Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.

 

 

You may also like...

Subscribe
Bildir

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Sohbeti Başlat
1
Sorularınızı bana yazabilirsiniz
Merhaba, merak ettiklerinizi buradan bize yazabilirsiniz