DEHB VE OTİZM İÇİN EPİGENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN İLİŞKİSİ
DEHB ve Otizmli çocukların genetik verileri ile mineral- metal analizlerindeki ortak veriler nelerdir?
Kadmiyum, arsenik gibi bazı toksik elementlerin, epigenetik bozuklukları tetikleyen aday faktörler olduğu bildirilmiştir.
Gen ekspresyonunun çevresel faktörler tarafından, epigenetik olarak değiştirilmesi, genetik hastalıkların patogenezindeki kilit olaylardan biri olarak kabul edilir.
Metilasyon, sülfasyon dopamin ve bh4 yollarında çok fazla genetik mutasyona sahip olan otizm gurubu için, bu işlevlerdeki herhangi bir genetik arızanın, metaller ile tetiklenmiş olma ihtimalini değerlendirmeye değer. Şimdi epigenetik ve metal- mineral bağlantılarını gösteren bilimsel araştırma sonuçlarına göz atalım:
- Yasuda, Y. Yasudave T. Tsutsuitarafından son altı yılda yapılan araştırmalarda, toksik metal yüklerinin otistik bozukluklarla ilişkisi incelendiğinde, otizmli çocukların kadmiyum, kurşun veya alüminyum gibi yüksek düzeyde toksik metal birikiminden muzdarip olduğu görüldü. Ayrıca otizm ile çinko eksikliği arasında güçlü bir ilişkiye dikkat çekildi.
Neden bir insan çinko eksikliğine meyilli olur, şimdi arşivlerimize göz atalım:
Kadmiyumun çinkoyu taklit ettiğini ve cıvanın çok yüksek çinko eksikliğine sebep olduğunu hatırlayınız.
Detaylar için arşivlerimiz:
https://detoks.org.tr/civa-ve-kadmiyum-cinko-seviyelerine-ne-yapar/
https://detoks.org.tr/kadmiyum-cinkonun-yerini-alirsa/
Bu analiz çalışmasında, 0-15 yaş arası otistik bozukluğu olan 1.967 çocuk için 26 eser elementin insan kafa derisinden saç konsantrasyonlarını belirledik ve hastaların çoğunun:
Özellikle 0-3 yaş arası bebeklerde, şiddetli çinko ve magnezyum eksikliği ve alüminyum, kadmiyum ve kurşun gibi çeşitli toksik metallerin yüksek yükleri tespit edildi.
Bu bulgular, nörogelişimde kritik olan “erken çocukluk döneminde” önlemler ile otistik bozuklukların tedavisi için muhtemel veriler olduğunu düşündürmektedir.
Çinko, özellikle hamile kadınlar ve bebeklerde;
- Nükleik asit/protein sentezi,
- Hücre replikasyonu,
- Doku büyümesi ve onarımında önemli roller oynayan esansiyel bir eser elementtir.
- Bu nedenle, çinko eksikliğinin tat alma bozukluğu, gecikmiş yara iyileşmesi, bozulmuş bağışıklık, gecikmiş büyüme ve nöral-dejeneratif hastalıklargibi çeşitli patolojik durumlarla ilişkili olduğu bilinmektedir.
Bu araştırmalarda otistik bozuklukları olan birçok bebeğin marjinal ila şiddetli çinko eksikliğinden muzdarip olduğunu gördük, bu da;
infantil çinko eksikliği ile otizm arasında önemli bir ilişki olduğunu düşündürmektedir.
Bu çalışmada, otizm spektrum bozukluğu teşhisi konan 1.967 denekte 26 iz elementin kafa derisi saç konsantrasyonlarını belirledik ve bunların mineral bozukluklarla ilişkisini araştırdık.
- Özellikle, 0-3 yaşındaki bebek grubunun yaklaşık yarısının (erkek: %43,5; kadın: %52,5) marjinal ila şiddetli çinko eksikliğinden muzdarip olduğu bulundu.
- Her iki cinsiyette de (erkek: 87 ppm; kız: 81 ppm) en düşük ortalama çinko konsantrasyonu 0-3 yaş arası bebek grubunda gözlendi ve yine otistik spektrumda çinko konsantrasyonununda yaşla yüksek anlamlı bir korelasyonu gözlendi.
- Bu bulgular, bebeklerin gelişme ve büyümeleri için daha fazla miktarda çinkoya ihtiyaç duydukları için çinko eksikliğine yatkın olduklarını göstermektedir. Ek olarak, metallotiyonin proteinlerinin üretimindeki yaşa bağlı değişiklikler ve glutatyon seviyelerindeki farklılıklar, çinko gereksinimlerindeki yaşa bağlı farklılıklarla ilişkilendirilebilir. Çinko eksikliği oranında ve ayrıca saç çinko konsantrasyonunda çok az cinsiyet farkı vardı.
- Çinko eksikliğinin yanı sıra önemli sayıda otistik çocukta magnezyum ve kalsiyum eksikliği saptanmıştır.
- 0-3 ve 4-9 yaş grubundaki magnezyum eksikliğinden, bebek grubunun yaklaşık dörtte birinin muzdarip olduğu görülmüştür.
- Eşzamanlı çinko ve magnezyum eksikliği
- Magnezyum eksikliği olan herkesin zayıf bir detoksifikasyon sistemi vardırve gıdalarımızda ve çevremizde giderek artan nörotoksinlere karşı daha savunmasızdır. Magnezyum, beyin biyokimyası ve nöronal zarın akışkanlığı ile bağlantılı, insan vücudundaki en önemli minerallerden biridir. Magnezyum eksikliğinde, farklı depresyon türleri de dahil olmak üzere çeşitli nöromüsküler ve psikiyatrik semptomlar gözlendi.
- Magnezyum eksikliğinde vücut alüminyum ve nikel emme eğilimindedir. Ayrıca cıva, magnezyum ile aynı reseptörler için mücadele ederek, vücutta magnezyum eksikliği yaratabilir.
- Magnezyum ile karşılaştırıldığında, sadece alt yaş gruplarında önemli kalsiyum eksikliği gözlendi.
- Kurşunun kalsiyumu taklit etmesi veya oksalatın kalsiyum ile ilişkisi, burada kalsiyum emilimini bozan çevresel faktörler olarak karşımıza çıkar.
Bu bulgular, infantil otistik çocukların çinko ve magnezyum eksikliğine yatkın koşullara sahip olduklarını göstermektedir.
- 0-15 yaş arası 1.967 otistik çocuk için yapılan bu metalomik analiz çalışmasında, çinko ve magnezyum eksikliği ile yüksek alüminyum, kadmiyum ve kurşun yüklerinin, kritik epigenetik faktörleri etkilediğini bilmek, nörogelişimde kritik olan “erken çocukluk dönemininde” tedaviler için önemli bir avantaj sunar.
- Arnold, ortalama serum çinko seviyelerinin hem otizm hem de DEHB gruplarında anlamlı olarak düşük olduğunu ve serum çinko seviyesinin, DEHB çocuklarında, ebeveyn ve öğretmen tarafından derecelendirilen dikkatsizlik ile ters korelasyon gösterdiğini bildirmiştir.
- Ayrıca, çinko tedavisinin DEHB hastalarında hiperaktivite, dürtüsellik ve bozulmuş sosyalleşme semptomlarını azaltmada plaseboya göre önemli ölçüde üstün olduğu bildirilmektedir.
- Diğer bir ön insan araştırması, DEHB’si olan birçok çocuğun sağlıklı çocuklara kıyasla daha düşük çinko konsantrasyonuna sahip olduğunu ve metilfenidata ek olarak çinko takviyesinin DEHB’li çocukların tedavisinde olumlu etkilere sahip olduğunu gösterdi, bu da çinko eksikliği ile DEHB patofizyolojisi arasındaki olası ilişkiye işaret ediyor.
- Kozielec, 116 hiperaktif DEHB’li çocukta deneklerin %95’inde, en sık saçta (%77,6), ardından alyuvarlarda (%58,6) ve kan serumunda (%33,6) magnezyum eksikliği bulunduğunu bildirmiştir.
- Ayrıca, altı ay magnezyum takviyesi verilen DEHB çocuk grubunda hiperaktivitede önemli bir azalma ve saç magnezyum içeriğinde artış sağlandığını bildirdiler.
- Mousain-Bosc, 52 aşırı uyarılabilir çocuğun, normal serum magnezyum değerleri ile düşük eritrosit içi magnezyum düzeylerine sahip olduğunu ve magnezyum/B6 vitamini takviyesinin eritrosit magnezyum düzeylerini normale döndürebileceğini ve anormal davranışlarını düzeltebileceğini bildirmiştir.
- Ayrıca, yaygın gelişimsel bozukluk veya otizm klinik semptomları olan 33 çocuğun, önemli ölçüde daha düşük kırmızı kan hücresi magnezyum değerleri sergilediğini ve altı ay boyunca magnezyum/B6 vitamini ile kombinasyon tedavisinin, 23/33 çocukta yaygın gelişimsel bozukluk /YGB semptomlarını önemli ölçüde iyileştirdiğini
Bu bulgular, otizm spektrum bozuklukları ve DEHB için bir gradyan kapsayıcı bozukluk hipotezi ile tutarlıdır ve çinko ve magnezyumdaki çocuk mineral eksikliğinin, bu nörogelişimsel bozuklukların patogenezinde çevresel faktörler olarak epigenetik değişikliklerde temel roller oynadığını gösterir; kritik “nörogelişimsel erken çocukluk evresinde müdahale” bu hastalıkların tedavisi ve önlenmesi için yararlı olabilir.
Son zamanlarda, diyet kısıtlamasına bağlı çinko eksikliğinin, bağırsak çinko ithalatçısını (ZIP4) yukarı regüle ettiği ve enterositlerin, plazma zarında bulunan ZIP4 proteinindeki artışı indüklediği bildirilmiştir. Çinko eksikliğine verilen bu benimsenen yanıtın, kadmiyum ve kurşun gibi toksik metallerin yüksek oranda alınması riskinde artışa yol açtığı bilinmektedir. Bu nedenle, çinko eksikliği olan bebekler, yüksek miktarda toksik metalleri emme ve vücutlarında tutma riskinde artışa yatkındır.
Bu bulgular, çinko eksikliğine eşlik eden artan toksik metal yüklerinin, bu hastalıkların patogenezine epigenetik olarak katkıda bulunabileceğini düşündürmektedir.
Annenin sigara içmesinin, yenidoğanlarda daha düşük çinko ve daha yüksek kadmiyum ve kurşun konsantrasyonları ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Hamilelik ve emzirme döneminde, anne kemik dokularında biriken bu toksik metaller, aktif kemik rezorpsiyonu yoluyla kalsiyum ile birlikte fetal ve yeni doğan vücutlara aktarılır.
Eklund ve Oskarsson, soya bazlı formüllerin, inek sütü formüllerine göre yaklaşık altı kat daha fazla kadmiyum içerdiğini ve tahıl bazlı formüllerin 4-21 kat daha fazla kadmiyum içerdiğini bildirmiştir. Bu nedenle, bebek maması ve sütten kesme gıdaları ile beslenen çocuklarda toksik metalin besinsel alımı, anne sütü ile beslenen bebeklere kıyasla daha yüksek olabilir.
Özet olarak, bu metalomik çalışma, otistik bebeklerin birçoğunun marjinal ila şiddetli çinko ve magnezyum eksikliğinden ve alüminyum, kadmiyum, kurşun ve benzeri yüksek toksik metal yüklerinden muzdarip olduğunu göstermektedir.
Bu bulgular, infantil mineral eksikliğinin ve toksik metal yüklerinin, otizm spektrum bozukluklarının patogenezinde epigenetik olarak başlıca roller oynayabileceğini ve nörogelişimde ve onun tedavisinde kritik bir “erken çocukluk dönemi’’ olduğunu düşündürmektedir.
Bu nedenle, otizmli bebeklerin, eksik besinleri takviye eden ve birikmiş toksik metalleri detoksifiye eden beslenme yaklaşımına kanıtlara dayanarak yanıt vermeleri mümkündür.
Kanıta dayalı bu beslenme yaklaşımı, otistik bozukluğu olan infantil hastaların tedavisinde ve önlenmesinde yeni bir yol sağlayabilir.
Sonuç olarak, bu ön çalışma, otizm teşhisi konan bebek hastaların birçoğunun, marjinal ila şiddetli çinko ve magnezyum eksikliğinden ve/veya alüminyum, kadmiyum, kurşun ve benzeri yüksek toksik metal yüklerinden muzdarip olduğunu göstermektedir; bunlar otizm spektrum bozukluklarının patogenezinde çevresel faktörlerin epigenetik olarak temel roller oynayabildiğini ifade eder.
https://detoks.org.tr/civa-ve-kadmiyum-cinko-seviyelerine-ne-yapar/
Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.