Hastalığa Mahkum Olmayın
Resmi ya da özel sağlık kuruluşları, insanlara kesintisiz sağlık hizmetlerini düzenli olarak nasıl sağlayacakları konusunda çalışan bürokratik kişilerden oluşur. Bu sistemde sağlık, doğal şifa veya hastalanmamanın koşullarını anlatan kimse yoktur.
Bugüne kadar korku yayan mikrop teorisini sorgulayınız. Bir enfeksiyon, virüs, bakteri, parazit veya patojen kaptığınıza odaklanmaktan vazgeçiniz.
Amaç: O şeyi öldürmek. Ama nasıl?
Vücut koşullarınız sağlıklıysa hastalığa karşı daha dirençli olursunuz, bir hastalığa yakalanma veya ölme olasılığınız çok daha düşük olacaktır.
– Dr. J. Wolfson röportaj özeti.
İlaç endüstrisi gereksiz yere insanları belli tedavilere zorluyor. Uzmanların çoğu mevcut tıbbi modelin içinde kalmak için muazzam mali teşvikler alıyor. O zaman tabii ki tıp doktorları, dışarıdan herhangi bir fikir almak istemiyorlar çünkü bu, nasıl çalıştıkları konusunda insanların güvenlerini sarsıyor. Elbette herkes teşhislerine güvenen, kendine güvenen bir doktorun kontrolünde olmak ister.
Açık görüşlerin içeri girmesine izin verilirse, kemikleşmiş gelişime kapalı sistemi kırar ve zarar verir.
Kemikleşmiş sağlık sisteminde çalışan doktorlar bu kapalı sağlık sisteminde hastaların en hastasını görür, etrafta bolca ölüm ve yıkım görür.
İnsanlar tedaviler için ilaçlar konusunda eksik değiller, ancak doğru beslenme, sağlıklı bir yaşam tarzı, uyku, güneş ışığı, vb. şeyler konusunda eksikler.
Çevresel toksinler, metaller ve küfler, plastikler, ftalatlar, parabenler, böcek ilaçları ve VOC‘lerden ise gereğinden çok fazlasına sahipler.
Bu çevresel kirleticiler tarafından tamamen yok ediliyoruz ve klasik sağlık sistemi içindeki kronik hastalara dönüşüyoruz.
Bunların hepsinin kanıt ve araştırmaları tıp literatüründe var. Hepsi internette tek tık ötede, değil mi? Hepsi orada. Ancak tıp doktorlarının büyük bölümü böyle şeyleri okumaz.
Çünkü tıp eğitiminin çoğu ilaç şirketlerinden teşvik alır.
İlaç şirketleri hava kirliliği ve kronik hastalık, toksik metaller ve küf mikotoksinleri veya çevresel toksinler hakkında konuşmakla ilgilenmez.
İlgilenmiyorlar çünkü bunları konuşmakla ürünlerini satamıyorlar.
Bu yüzden hastalıkların gerçek sebepleri hakkında konuşmaya çalışan uzmanları destekleyen şirketler ve sponsorlar yoktur.
Bu kapalı sistemin hastalanmış bir mahkumu olmak istemiyorsanız, kronik hastalıkları önlemek için toksinlere karşı alabileceğiniz önleyici tedbirleri öğrenin.
Hangi beslenme türünde olursanız olun, vegan, vejeteryan, Akdeniz, Paleo, Keto, etobur vb…, sadece beslenmenizi temizleyin, zehirleri yemeklerinizden çıkarın. Bunun anlamı organik beslenmek demektir.
Bu çok pahalı diyenler, önce Starbucks’a gidip Frappuccino almayı bırakmayı, kuaförde saçını, tırnaklarını yaptırmayı bırakmayı, sürekli yeni elbiseler, yeni arabalar, evler almayı bırakmayı öğrenmeli.
Kimyasalları yiyeceklerinizden çıkarın. Bu, detoksifikasyonla ilgili başlamak için en iyi adımdır.
Eğer hali hazırda sağlık sorununuz varsa, detoks yapmak bozuk fonksiyonları tersine çevirebileceğiniz ikinci adımdır.
Yorgunluk, kilo alma, anksiyete, uykusuzluk, hormonal sorunlar, kardiyovasküler sorunlar, diyabet sorunları, beyin sorunları ile mücadele eden birçok insan bunu deneyimledi.
Toksinler ile mücadele eden insanların kronik hastalıklarından iyileştiğini görüyoruz, çünkü tüm bu çevresel toksinler ve kirleticiler iltihaplanmaya yol açıyor. Herkes iltihabın kötü olduğunu bilir.
Gerçek tedavimiz bu çevresel toksinleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Enflamasyon doğal olarak azalır ve detoks sonrası insanların sorunları gerçekten çözülebilir kapasiyeye ulaşır..
Neden ilaçlar her zaman hastalıklara çare olmuyor?
Öğrencilere tıp fakültesi eğitimlerinin ilk gününden itibaren her şeyin ilaçlarla, ameliyatlarla, testlerle ilgili olduğu anlatılır. Çünkü tıp fakülteleri ilaç endüstrisinin mali teşviklerine ihtiyaç duyar.
Bunun gerçek anlamı şu ki, çoğu tıp doktoru, beslenme, yaşam tarzı, çevresel toksinler ve detoksifikasyon konusunda eğitimli değildir.
Hekimler tıp fakültesinde eczacılık eğitimi alırlar. Hastalığa sebep olan gerçek nedeni ele almadıkları için, bu tedaviler kronik hastalıkları ilerleten tehlikeli şeydir.
İlaç müdahaleleri hastalık etkeni dışındaki birçok hayati fonksiyona da müdahale eder.
Örneğin, statin ilaçları kesinlikle kolesterolü düşürür, ancak aynı zamanda CoQ10’u da düşürürler. Ayrıca dolikol bileşiklerini de azaltırlar. Dolikol, beynin substantia nigrasında bulunan steroid benzeri bir hormondur. Böylece hasta kolestrol ilacı kullanarak bir süre sonra parkinson benzeri hastalık septomları geliştirebilir.
Statinler, kolesterol düşürücü ilaç olarak aldığınızda, karaciğerdeki coq10 üreten enzimleri zehirler, kalbin çalışması ve sağlıklı olması için CoQ10’a ihtiyaç vardır. Kaç doktor statinleri yazarken, ayrıca koenzim Q10 takviyesi önerir ?
Hiçbir firma farmasötik ilaçların gerçekten hasara neden olduğu bir araştırmaya sponsor olmuyor.
JAMA/Journal of the American Medical Association’da 65 yaş ve üstü kişilerin plaseboya kıyasla statin ilaçları aldıklarında ölme riskinin ortalama %18 daha yüksek olduğunu gösterdi. Eğer 75 yaş ve üzerindeyseniz, statin ilaç alan grupta ölme riskiniz % 34 daha yüksektir.
Ama bu araştırma sıfır reklam aldı.
Ana akım medyaya da kendilerine reklam veren ilaç şirketlerinin görüşüne sahiptir.
Ama diğer tüm ilaçlar reklam kapasitesindedir.
Kimse size “ilacınızı bırakın” demiyor, ama bu ilaçları bırakmanıza yardımcı olabilecek bir doktor bulabilirsiniz diyoruz.
Yani ilaçta eksiğimiz yok, sağlıkta eksiğimiz çok.
Doktorunuza hastalığınızın nedenini sorun:
“Neden kolesterol değerlerim anormal?”
“Neden koroner arter hastalığım var?”
“Neden atriyal fibrilasyonum var? ”
” Neden ilaç kullanmak zorundayım? ”
” Sorunlarımı doğal olarak tersine çevirmek için ne yapabiliriz?”
Çoğundan boş bir bakış alabilirsiniz, çünkü yine diyecekler ki;
“ Nedenini bilmiyoruz. Yaşlanıyorsun ya da belki ailede genetik yatkınlığınız yüzünden.”
Yanlış yoldalar çünkü çevresel etkenleri göz ardı ediyorlar.
Sadece pestisit maruziyetine sahip kişilerin kardiyovasküler ölüm riski %300 daha yüksektir.
Tıp doktorları o kadar çok hastayla meşguller ki. Pestisitin sağlık etkilerini inceleyecek zamanları yoktur. Ayrıca eğitim ve ilaç endüstrisinin doktorlara, hastalıklarda sorunun pestisit olduğunu göstermesi için, hiçbir mali teşvikte yoktur.
Sağlık koşullarınızı değiştirmek için ilk önce organik besinlere, uyku, güneş ışığı ve toksinlerden uzak kalmaya ihtiyacınız var.
Bu şekilde sadece kronik hastalıklara değil, kansere ve beyin kökenli bozukluklara da yardımcı olursunuz.
Son 2 yıldır bir virüs hakkında büyük bir korku var. Sağlıklı insanlar virüslere yenik düşmezler. Vücuda ihtiyacı olanı verir, istemediğini alırsanız sizi hayatta tutar.
Glutatyon eksikliğinin ciddi COVID belirtileri için en büyük risk faktörü olduğunu yazan birçok makale var. Viral hastalık riski olan hastalarda hiçbir sağlık kurumu glutatyon seviyelerini kontrol etmiyor ve gerekirse glutatyon seviyelerini artıran stratejiler sunmuyorlar. Hatta glutatyon seviyelerini düşüren stratejiler sunuyorlar. Örneğin, glutatyonun bilinen yok edicisi olan Tylenol, asetaminofen kullanmayı öneriyorlar.
Bu senaryoya sağlık ve zindelik açısından baktığımız bir numaralı strateji, elbette, glutatyon seviyelerini artırmak için araçlar ve stratejiler kullanmaktır.
Vücudumuzdaki bir numaralı detoksifiye edici bileşik glutatyondur.
Size bu öneriler sigorta şirketlerinden, tıp doktorlarından, ana akım medyadan, televizyondan gelmeyecektir.
Salgın ile birlikte sağlıklarına odaklananlar, başlamaları gereken yerin temiz beslenmek ve toksinlerden uzak durmak olduğunu fark etmelidir. Doğru yolu görmek için bunu bir nimet olarak düşünün.
Doktorunuza bu bilgileri verin ve “Hey, bu yazı sağlık hakkında farklı bir şey söylüyor” deyin. Çoğu uzman için, doğal şifa üzerine bir araştırmayı onaylamak, adeta bir kariyer intiharı gibidir.
Bilgiler hakkında çok fazla dezenformasyon var ve insanlar elbette doktorlarına gidiyorlar ve doktorlarının söylediklerini dinliyorlar. Yeterince sorgulamıyorlar. Artık her şeyi gerçekten sorgulamak gerektiğini anlayınız.
Bu pandemi içinde aynıdır.
Dünyanın en büyük tıp dergilerinden biri New England Journal of Medicine dergisinin 15 Eylül sayısında çıkan makaleye göre Randomize plasebo kontrollü çalışmalarında 1-23-11 nolu alfabe harfleri alan ve almayanlar arasındaki 6 aylık verilere göre, 1-23-11 alfabe harfleri alan grupta 15, almayan grupta 14 kişinin hayatını kaybettiği yayınlandı. Yine de televizyonu açıyorsunuz ve 1-23-11 nolu harf almanın yüz binlerce hayatı nasıl kurtardığından bahsediyorlar. Ama randomize denemede sonuç bunu göstermedi. Herhangi bir hayat kurtardığını göstermedi.
Gündemi değiştiriyorlar, medyanın odaklanacağı şey bu kez denemenin salgında nasıl %95’lik bir azalma gösterdiği, ancak herhangi bir hayat kurtarmadığına odaklanmıyorlar.
Bağışıklık sisteminin farklı patojenler, bakteriler ve bunun gibi şeyler tarafından uyarılması iyidir. İnsanların mikrop teorisine bu kadar odaklanması çılgınlıktır.
Hastalığa neden olan mikroplar, bakteriler ve virüsler değildir, İnsanların yetersiz beden sağlığı, duygusal travmaları, toksinler ile kapasitesi düşmüş bağışıklık sistemleri ve yanlış beslenmeleridir.
Her şey vücut koşullarınız ile ilgilidir.
Tıp doktorları vücut koşullarını etkileyen faktörler hakkında sıfır eğitim alır, ama mikroplar konusunda %100 eğitim alır.
Bir kez daha her şeyi sorgulayın. Artık internet, Google ve arama denen ve sizi doğrudan her tür literatüre götüren harika bir aracınız var.
Gerçekten bilgi çağındayız.
Açık fikirle araştırdığınızda, gerçek sağlık ve zindelik ile ilgili bilgilerin orada olduğunu göreceksiniz.
Herşeyi sorgulayın. Her zaman açık fikirli olun. Biri gerçeği söyleme veya etrafımızda olup bitenleri sorgulama yeteneğimizi sınırlamaya çalıştığında, bilginin bastırılmasını önlemek için gerçeklerden, korkmamalı ve proaktif olmalıyız.
Çok sayıda tıp doktoru ve çok sayıda sağlık pratisyeni var, birçoğu açık sözlü, bazıları ise gölgede, ama biz ‘doğruları söylemeye’ devam edeceğiz.
Bizim gibi insanları susturmakla ilgilenen birçok kişi ve şirket var. Bu yüzden bu yazıyı okuyabilme fırsatı bulduğunuz için şanslısınız.
Doğal sağlık, şifa ve detoksifikasyon için araştırmaktan ve öğrenmekten vazgeçmeyiniz.