HASTALIKLARIN GERÇEK KAYNAĞINA ODAKLANIN
Toksisite bedenin doğal işlevlerini dolaylı veya direkt yollarla bloke eden gerçek hastalık kaynağıdır.
Çoğumuzun hastalık dediği şey, aslında sadece vücudumuzun toksinlere ve bunların cinsine, miktarına ve vücuttaki farklı birikim yerlerine karşı verdiği birbirinden farklı tepkilerdir.
Her organizmanın doğal detoksifikasyon süreci bulunur. Vücut hem kendi ürettiği endojen toksinleri, hem dışarıdan soluma, beslenme, kozmetiklerle cilt emilimi gibi yollarla aldığı toksinleri dışarı atmak için gereken sistemlere sahiptir. Ancak günümüzde her ürüne aşırı yüklenmiş olan, ağır metal, glifosat ve vücudun tanımadığı benzer kimyasal katkılar gibi toksinler ile başa çıkamaz.
Glifosat ve ağır metaller çok küçük nano partiküller halinde vücuda girer, glifosat hücrelerde glisinin bağlandığı yerlere bağlanır, ağır metaller ise lipofilik yapısıyla tüm hücre bariyerlerinden kolayca geçerek, hem hücresel enzimleri engeller, mikrobesin taşınımını bozar ve elektriksel iletişimi kesintiye uğratır. Bu arızaların birleşimi çok fazla sistemsel bozukluğa yol açar, kronik hastalıklar ve özellikle nörolojik hastalıklar gelişir, çünkü biriken metaller hücrelerin, özellikle de nöronların elektriksel iletişiminde parazit sinyaller yaratır.
Binlerce insan, doğal metabolik süreçleri aksatan glifosat, ağır metal ve gıda koruyucu kimyasalları yüzünden hasta olduklarını farketmeden, onları iyileştirecek klinik tedaviler ve ilaçlar ararlar.
Çözüm aslında bundan daha basittir; metabolik işlevlerdeki tıkanmayı gidermek ilk adımdır.
Çoğumuzun hastalık dediği şey, aslında sadece vücudumuzun toksinlere ve bunların cinsine, miktarına ve vücuttaki farklı birikim yerlerine karşı verdiği birbirinden farklı tepkilerdir.
Günümüz modern tıbbı, vücuttaki problemlerin nedenlerini bulup ortadan kaldırmak yerine sadece semptomlara yönelik tedaviler önerir. Ama hastalığın nedenlerini arayan dikkatli bir uzman için semptomlar vücudun dili gibidir: ‘’toksinlerin en çok hangi bölgeyi etkilediğini gösterir.’’
Toksik metaller ve glifosat kronik olarak biriktiğinde, yani yavaş yavaş azar miktarda vücuda alındığında, direk etki gösteren bir zehir gibi hareket etmez. Bu çok yavaş biriken toksinler, organizmada hastalık sürecini de çok yavaş tetiklediği için, kişi kendisinde toksik metal veya başka bir toksik kimyasal biriktiğini taaaa ki sistemler tıkanana kadar anlamaz.
Bu birikim yerlerinde hücresel hasar artınca, mikrobesin transfer sorunları şiddetlenip aksadığında, tamiratlar yapılamadığında ve birikim bölgelerinde enfeksiyonlar üreten zararlı patojenler biriktiğinde artık hastalık süreci fark edilir olur.
Toksik maddelerin biriktiği alanlar, daha önce vücudun rahatça kontrol altında tutabildiği, iç ve dış virüs-bakteri- parazit gibi patojenler için mükemmel büyüme alanı oluşturur. Kontrolsüzce büyüyen candida, parazit ve lyme enfeksiyonlarını düşünün. Çoğu hasta –benim gibi– bu enfeksiyonlarını sadece iyi bir detoksifikasyon programından sonra yenebilir.
Vücutta biriken ve atılamayan herhangi bir toksin, konsantrasyonu arttıkça, er ya da geç biriktiği bölgelere bağlı, doğal işlevleri aksatarak bir hastalığa dönüşür.
Dikkat edin ‘’doğal işlevleri aksatarak’’ diyorum. İşte bu zehirlerin mutlak bir zehir olmadığını, hastalığın aslında bir hastalık olmadığını gösterir, sadece doğal işlevi aksatan bir blokasyona sahipsiniz.
Toksisite birikimi devam ettiğinde, hücreler varlıklarını olumsuz koşullarda da devam ettirebilecekleri mutasyonlara uğramaya başlar; işte bunlar da kanserojen eğilimli hücrelerdir. Tıp kanser hücrelerini öldürmeye odaklanırken, kanserojen eğilimi oluşturan koşulları düzeltmedikçe, iyileşme sınırlı olur ve iyileşen birçok hastada yeniden nüks eden kanserler ile tekrar tekrar mücadele etmek zorunda kalır.
Kanser, hücrelerin olumsuz toksik koşullarda bir çeşit hayatta kalma çabasıdır.
Bedenimize her zaman bir toksik madde giriş ve çıkışı vardır. Hatta ‘’biyotoksinler’’ dediğimiz bazı toksinler de vücudumuz tarafından normal biyolojimizle üretilir. Sorun giriş ve çıkış arasındaki dengenin, giriş yapan toksinlerin artmasıyla bozulduğunda başlar. Giriş yapan toksinleri azaltıp, çıkış yolunu desteklemedikçe büyük bir tıkanıklık ile kısır döngüye dönüşerek kronik hastalıklarla mücadele edilmesi gerekir.
Alım, atılımdan fazla ise toksik birikme meydana gelir ve organizma işleyişi bozularak hastalıklar gelişir.
O halde sağlık, alım ile atılım arasında normal bir dengenin devam etmesine bağlıdır diyebiliriz.
Çözüm basit bir matematiksel dengedir:
Sağlık: alım <atılım veya alım=atılım olabilir.
Hastalık: alım > atılım
Ama içini boşaltıp temiz su ile doldurabileceğimiz bir bardak çamurlu su değiliz. Hücreleri fazla toksin birikiminden kurtarmak zaman alıcı ve yavaş işleyen bir süreçtir. Bir ağır metal detoksu için ideal süre 1-3 yıldır. Acele edilerek toksinleri çok hızlı detoksifiye etmeye çalışmak çoğu zaman büyük krizlere yol açar. Çünkü vücudun çok zehirli kabul ettiği maddeleri, hızlıca hücrelerden, lenften, kandan, böbrek ve karaciğerden geri yolculuğa çıkardığımızda bunu tolore edemeyiz. Unutmayın attığımızdan daha fazla toksin emdiğimiz için hastayız. Vücudunuz doğal süreçler ile atılımı alımdan daha fazla yapmak için uğraşmak zorunda. Bu noktada sadece alımı azaltmak bile atılım-alım dengesizliğinin çözümüne büyük katkı sağlayabilir. Yani ilk önlem alımı azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri olmalıdır. Eğer siz değişmek istemezseniz, hastalığınızın iyileşmesi için kimsenin yapacak bir şeyi yoktur.
Başlangıçta sadece alım hızını yavaşlatmak ve atılımı hızlandırmak dahi yeterli olabilir.
Ağır metal detoksu için sık sık dile getirilen çok sevdiğim bir benzetme vardır; ‘’ağır metal detoksu hızlı bir koşu değil, maratondur, sabır ve dayanıklılık gerektirir.’’ Ve sonuçları kesinlikle sabrınıza değer.
Detoksifikasyon sistemimiz, ağır metal ve glifosat gibi yüklerle vücudun nasıl başa çıkacağını bilemez, çünkü her ikiside endojen molekülleri taklit ederler. Glifosat sahte glisini, ağır metaller ise faydalı mineralleri taklit ederek yavaş yavaş sisteminizi kilitler.
Hastalık kaynağı aslında her zaman bir çeşit toksisitedir. Vücut toksik birikimle başa çıkabildiği sürece sağlıklı fonksiyonunu devam ettirir, ama toksik birikim, artık vücudun başa çıkamayacağı boyutlara geldiğinde hastalıklar oluşur.
Modern tıp vücudunuzda gelişen bir bakteriyel veya viral enfeksiyonu hastalık kaynağı olarak görür ama, bu kontrolsüz bakteriyel ve viral büyümenin kaynağının, onların üremesine yardımcı olan toksisite olduğuyla ilgilenmez. Bu yüzden lyme, candida, parazit gibi aşırı agresif enfeksiyonları tedavi etmede çok başarısızdır. Çünkü bataklığa sebep olan kaynağı kurutmuyorlar.
Bugün resmi sağlık sisteminde, şifa arayışından daha çok, hastalık döngüsünü sürdüren finansal bir yaklaşım bulunur.
Hasta gelsin; PARA
Testler; PARA
İlaçlar; PARA
Yani hasta insan; PARA
Eğer hastalıkların sebebinin toksisite olduğu kabul edilirse, kazanılacak pek fazla PARA yoktur. Çünkü tedavi, insanları toksik kaynaklar konusunda bilinçlendirmek ve toksinleri detoksifiye etmek kadar ucuz ve kolay olabilir.
Enfeksiyonlar, ALS, kanser, otizm gibi, bakım ve tedavi için yüksek harcamalar gerektiren hastalıkları, toksisiteden kaçınarak önlemek veya iyi bir detoksifikasyon yolcuğu ile geri döndürmek mümkündür.
Benim hikayem, bunun dramatik ama mutlu sonla devam eden bir ispatıdır.
Kronik toksisitenin sağlığı tahrip edici yönünü farketmek, sayısız uzman, klinik, hastane, tedavi, ilaç ve testin yapamadığını benim için yaptı.
O yüzden şifa; ‘’ hastanın idrakinin açılmasıyla başlar’’ . Kendisini hasta eden gerçeklere gözünü açtığında, gidilecek yol bellidir.
Mucize bir ilaç beklemeyin, gerçek mucize bedeninizin dengeli işleyişidir. Sağlığa giden gerçek yolu, keşfedin, öğrenin, destekleyin ve iyileşin.
Şifa arayan herkese ilham olması dileğiyle…
Benim hikayem için tıklayınız.
Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.
Sevgi Kaya
Mimar – DEÜ Mimarlık Fakültesi – Artı Bodrum Mimarlık Mühendislik Ve İnşaat Ltd. Şti
Mineral Master – İntelligent Nutrition Canada
Ağır metal zehirlenmesi ve Kronik Toksisite – Bütüncül Tıp Okulu
Naturopati – Apiterapi Uzmanı -Riccon Academy Switzerland
DEÜ Mimarlık Fakültesi mezunu, 30 yıllık mimar ve sağlık eğitimleri almış bir uzmandır. Mineral Master olarak doğal besinler ve detoks yöntemleri ile sağlık koşullarını iyileştirmeyi hedefler.
https://detoks.org.tr/bozulan-saglik-kosullarinizi…/
Daha fazla bilgi için detoks.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz..