İlk Kronik hasta olduğumda beni neyin hasta ettiğini bilmiyorduk. Sağlık uzmanları ile çalışmaya başladık:
Beni hasta eden şeyin antibiyotikler olduğunu düşündük; kimyasal antibiyotikleri bırakarak bitkisel antibakteriyel önlemler aldık, sağlığım düzelmedi, durum ilerlemeye devam etti.
- Beslenme faktörlerimin ve bağırsak içi mikrobik-probiyotik koşullarımın sağlığımı bozduğunu düşündük. Tam Organik ve doğal ürünlere geçerek, hem beslenmeyi, hem bağırsak yararlı mikrobiyal florayı destekleyerek ilerledik, bozulan sağlık koşullarım yine düzelmedi.
- Beslenme intoleranslarının sağlığımı bozduğunu düşündük, yurtiçi-yurt dışı besin intolerans testleri ve bağırsak disbiyozis tedavileri ile çalıştık, zaten uzun süre önce değiştirdiğim tüm doğal beslenme koşullarım, intolerans testlerinin yardımıyla da bozulan sağlığımı düzeltmeme yardım etmedi.
- Uzmanlar, Bağışıklık sistemimin yanlış çalışarak vücuduma saldırdığını düşündü, buna pek inanmadım, ama yine de gereken tüm tıbbi tetkikleri ve takipleri yaptırdım, olumsuz sağlık koşullarımı bu yolla düzeltmek için yine sonuç alınamadı.
- Bu kez bağışıklık sistemim iyi çalışmadığı için sağlığımı bozanın enfeksiyonlar olduğu düşünüldü. Enfeksiyon tedavileri hiç yardımcı olmadı. Sağlık koşullarım daha da bozuldu.
- “Vücudum, ne bağırsak sağlığımı, ne psikolojik sağlığımı, ne enfeksiyonları, ne yanlış bağışıklık tepkilerini, ne de besin intoleranslarını veya onu bozan bilmediğimiz başka şeyleri düzeltip, kendi dengesinde çalışamıyordu. “ aslında baştan beri tek farketmemiz gereken buydu.
Ben tüm sağlık koşullarımın, dışarıdan gelecek her saldırıya karşı kendisini korumasının, ya da vücudun içinde her saniye değişen koşullarını kendi başına dengeye sokabilme yeteneğinin bir şekilde engellendiğini, sonunda anladım.
Vücut olumsuz koşullara sebep olan her ne olursa olsun daima kendi dengesini arama çabasındadır.
Tüm hastalıklarda bu geçerlidir: ister bağışıklık, enfeksiyonlar, dolaşım sorunları, fiziksel ağrılar, psikolojik sorunlar, sindirim ve bağırsak sorunları ister otoimmün koşullar vb…
Dengeyi kurmak için içerideki “denge kanallarının” : kan-lenf-enzimler- hormonlar gibi faktörlerin uyum içinde çalışması gerekir. Bir saatin çarkları, yada bir motorun birbirine temas ederek işleyen çarkları gibi. Her çark, kendine temas eden başka birkaç çarkı çalıştırır.
Eğer içimizdeki metabolik yolakta hiç bir koşulla parçalayıp yok edemediğimiz ağır metaller varsa, bu çarkların arasına gerçek anlamda metal bilyeler atmış oluruz. Artık çarkların dişlileri bir tek metalle bile kırılıp bir sonraki çarkı döndürmeyecektir.
Ağır metaller: mineral çarkını aksatacak ve mineraller ise : enzimler, hormonlar ve minerallerin kofaktör olduğu milyarlarca metabolik işlev çarkını zora sokacaktır.
Çarkların dişlilerini bozan metal bilyeleri– ağır metalleri- çıkarmadan çarklar dönmeyecektir. Çünkü Tüm çarklar birbirini döndürüyor.
Unutmayın; Vücut içinde ağır metaller, hiç bir biyolojik yolla parçalanamaz ve yok edilemez, günümüz toksik maruziyet kaynakları, insanların aktif ağır metal salgılama yeteneğinin çok üstündedir.
Bir tedavinin, ilacın, takviyenin, beslenmenin, orucun, uzmanın, hastanenin sağlığınıza yardım edebilmesi için ilk önce vücudunuzu yardım almaya hazır koşullara getirmelisiniz.
İçerideki metal bilyeler ile aracı kullanmaya devam ederseniz, ulaşmak istediğiniz hedeften çok önce motor stop edecektir.
Daha çok insanın farketmesi, anlaması ve sağlığı için doğru yolda emek harcayıp karşılığını alması dileğiyle…