KADMİYUM ÇİNKONUN YERİNİ ALIRSA
Metallothionein üretim blokasyonu, KOAH, akciğer kanseri, böbrek hasarı ve periferik arter hastalığı etkileri
Kadmiyum, önemli bir ağır metal bağlama maddesi olan metalotionein içindeki çinkonun yerini alabilir.
Metallotiyonein : tiyol grupları içeren, metal bağlayan ve düşük molekül ağırlıklı bir proteindir. Çinko ve bakır gibi organizmanın büyüme ve gelişmesi için gerekli esansiyel metallerin metabolizmasının yanısıra kadmiyum cıva ve serbest demir gibi zararlı ağır metallerin detoksifikasyonunda önemli rolü vardır.
Kadmiyum zehirli olmak, doğal ağır metal detoksu için metal bağlayan proteinler olan ”Metallotiyonein ” i bloke edecektir.
Çünkü Kadmiyum, elementlerin periyodik tablosunda çinkonun hemen altındadır, bu nedenle çinko bağlama bölgelerine mükemmel bir şekilde uyar.
Toksik metal kadmiyum veya kurşun birikiminiz varsa vücudunuz çinko ile etkileşiminden dolayı yeterli ”Metallotiyonein ” üretemeyecektir.
Aşağıda görselde ”Metallotiyonein ” molekül struktüründe Zn : çinko demektir. Kadmiyum zehirliyseniz bu moleküle çinko yerine kadmiyum gireceğini anlıyor musunuz?
Ayrıca vücudunuz, 50’den fazla kritik enzim için kofaktör olarak çinkoyu kullanır. Ancak kadmiyum zehirliyseniz, vücudunuz onu çinko ile değiştirecektir. Kadmiyum, periyodik tablodaki çinkonun hemen altındadır, bu nedenle çinko bağlama bölgelerine mükemmel bir şekilde uyar. RNA transferaz gibi protein yapan enzimler ve alkol işlemede rol oynayan enzim olan alkol dehidrojenaz bu yolla bloke olabilir.
Şimdi lütfen oligoscan so check testlerinize tekrar bakınız ; Kaç kişi kadmiyum için referans değerden yüksek analiz değerine sahip ?
Bir paket sigara yaklaşık 20 mcg KADMİYUM içerir.
TEK sigara başına Kadmiyum yaklaşık 1 mcg dir.
Bunun yaklaşık yüzde 30’u akciğerlere gider ve emilir ve kalan yüzde 70’i başkaları tarafından solunmak veya çevreyi kirletmek için atmosfere gider.
Uzun süreli sigara içimi ile kadmiyum toksisitesi riski artar. Çoğu ortadan kaldırılsa da, her gün biraz depolanır. Esrar ayrıca kadmiyumu konsantre edebilir, bu nedenle düzenli esrar içmek de bu metalden kaynaklanan toksisite için bir risk faktörü olabilir.
Buna göre KOAH hastalarının kadmiyum zehirli olduklarını farketmeleri zor mu ?
Sigara içenlerde kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gelişiminde kadmiyumun rolünü inceleyen en yeni (Mannino ve ark. 2004) çalışma, sigara içenlerin ve eskiden sigara içenlerin sigara içmeyenlere göre daha yüksek vücut kadmiyum yüklerine sahip olduğunu ve sigara içenler arasında kadmiyumun vücut yükünün sigaraya bağlı akciğer hasarı ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu araştırmalar kadmiyumun tütüne bağlı akciğer hastalığının gelişiminde önemli olabileceği sonucuna varmışlardır.
Son araştırmalar (Navas-Acien ve ark. 2004, 2005), kadmiyum ve diğer bazı ağır metallerin periferik arter hastalığının gelişimine katkısını incelemiştir. Bu çalışmalar, kadmiyum maruziyeti ve periferik arter hastalığı gelişimi ile bir ilişki bulmuştur.
Kadmiyum arterlerdeki çinkonun yerini alabilir bu,
· Arterlerin sertleşmesine ve esnek olmamasına neden olarak, durum kötüleştikçe kan basıncını yükseltir.
Arterler ve kan damarları üzerindeki basıncın çok yüksek olması ve bozuk arteriyel duvarın kalbe fazladan baskı yapmasıyla yüksek tansiyon ortaya çıkar.
Kan basıncındaki uzun süreli artışlar; inme, kalp krizi ve diyabet riskini artırıyor.
· Kadmiyum çinkonun yerini kolayca alır, ancak vücutta aynı işi yapamaz.
Metaller ile minerallerin yer değiştirmesi, hayati enzimlerin işlev bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olur.
Vücutta biyolojik görevi olmayan toksik metallerin, hayati işlevleri devam ettiren mineraller ile değiştirilmesi, tüm canlı organizmaların sağlık koşulları için büyük risktir.
Metal birikimi ile mücadele edilirken, beslenme programı çok önemli olsa da, sadece besin eksikliklerinin giderilmesi sorunları çözmeye yetmeyeceketir, aynı zamanda ideal temel minerallerin desteklenmesi, bozuk kronik sağlık koşullarını oluşturan kırık zincirin en önemli halkasıdır.
Eski yıllarda bu kadar toksik maddeye maruz değilken, yediğimiz besinler endüstriyel yollarla üretilmiyor ve toksik ilaçlar ile büyütülmüyorken, iyi beslenme en önemli şifaydı. Ancak günümüz modern-endüstriyel yaşamında, temiz, ilaçsız ve toksik madde içermeyen doğal besin bulmak; avcı- toplayıcı yaşam dönemlerinde besin bulmaktan daha zor.
Böbrek, kadmiyuma kronik maruz kalmanın hedef aldığı başlıca organdır. İnsan çalışmalarından elde edilen veriler, maruz kalma yoğunluğuna bağlı olarak böbrek hasarının klinik başlangıcından önce yaklaşık 10 yıllık bir gecikme süresi olduğunu göstermektedir. Çalışmalar, çok düşük seviyelerde kadmiyumun bile böbrek üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini bulmuştur.
2014 yılında yapılan bir araştırma, üriner kadmiyum seviyesinin erkeklerde tüm kanser ölümlerinin ve prostat kanseri ölümlerinin bir göstergesi olduğunu gösterdi. Kadmiyum böbreklerde birikir ve oradan uzaklaştırılmadığı takdirde 10-35 yıl orada kalabilir. Geri dönüşü olmayan böbrek yetmezliğine ve böbrek taşlarına neden olabilir. Solunduğunda kadmiyum maruziyeti, amfizem, bronşiyal hava yolu iltihabı, akciğer kanseri, kemik hastalıkları, bağışıklık sistemi işlev bozukluğu, sinir sistemi bozuklukları ve yenidoğanlarda düşük doğum ağırlığı gibi akciğer hastalıkları ile ilişkilidir.
Son veriler, olumsuz sağlık etkilerinin önceden tahmin edilenden daha düşük maruziyet seviyelerinde meydana geldiğini göstermektedir. Kadmiyum, sperm anormalliklerine neden olabilir ve genetik oluşumu olumsuz etkileyebilir.
Peki kadmiyum neden prostat bezinde birikir?
Çünkü erkek prostat bezi en yoğun çinko konsantrasyonuna sahiptir. Prostat bezi, çinkoyu taklit eden kadmiyumu emer. Kadmiyum periyodik tabloda çinkonun tam altındadır.
1 Kadmiyum iyonu, 100 iyon çinkoyu engelleyebilir.
Dr. R.Selig: ÇİNKO EKSİKLİĞİ VE KADMİYUM- CIVA- BAKIR TOKSİTİTESİ METABOLİK BİR KABUSTUR.
Ağır metal enzim blokasyonları yapar. En çok yazdığım bilgilerden biri bu. Sadce Çinko ile ilgili birkaç enzim blokasyonunu aktaracağım…
Kofaktörü Çinko olan enzimler : (Kısaca KALKAR)
• Karbonik anhidraz
• Alkol dehidrogenaz
• Laktat dehidrogenaz
• Karboksipeptidaz A ve B
• Alkalen fosfataz
• RNA polimeraz
* Çinkonun Sağlıklı bir prostat ve sperm yapmak için en gerekli mineral olduğunu, ayrıca vücuttaki diğer 200 çinko enzimini de unutmayalım
· CD (KADMİYUM) VE MERCURY (CIVA) PERİYODİK TABLODA (ÇİNKO) ZN ‘ NİN TAM ALTINDADIR.
· Kadmiyum 100 iyon çinkoyu engelleyebilir, daha mol ağırlığı yüksek olan Hg (CIVA) ise; Çinko’ yu yerinden çıkardığı için 1000 iyon çinkoyu (Zn) ‘ i yerle bir edebilir.
· Zn eksikliği daha çok beslenme eksikliği ile değil, kadmiyum ve cıva etkisiyle oluşur.
· ZAMANLA ÇİNKO EKSİKLİĞİ KRİTİK HALE GELEBİLİR, ÇÜNKÜ SİNDİRİM ENZİMLERİNİN YAPILMASINDAN SORUMLU OLAN KARBONİK ANHYDRAS, KARBONOKSİT VE AMİNOPEPTİDAZ GİBİ EN AZ 200 ENZİMATİK İŞLEM İÇİN ÇİNKO GEREKLİDİR.
· Karbonik anhidras, karbonik asite dönüşen mide, böbreklerde ve akciğerlerde CO2 ‘ yi karbonik asite dönüştüren bir enzimdir. H20+ CO2 —- >H2CO3 / karbonik asit.
· Suyu ve karbondioksiti bozan enzim karbonik anhidrattır, çinko bu enzimin çalışması için gerekli bir kofaktördür.
· Şimdi, kana dökülemeyen güçlü bir asit olan Co2 ürettiğimiz her saniyeyi düşünün. Yani sadece bu enzim için, çinko eksikliği ile tek başına C02 ‘yi parçalamakta daha zorlanacaksınız, ve eğer karbondioksiti etkili bir şekilde çıkaramazsak CO2′ nin oluşumu sonunda yaşanacak tahribatı düşünün.
· Ayrıca, alkalin fosfataz için çinko, osteoblastik aktivite için kemik ile ilişkili bir enzimin yanı sıraalkol dehidrojenazın da bozulması içinve RNA polimerazın yanı sıra DNA ‘nın kopyalanabilmesi için RNA polimerazın yanı sıra ALA dehidrojenase için Zn’ e ihtiyaç duyuluyoryine pirrolleri sentezlemek için de enzim gerekli.
· Çinkonun Sağlıklı bir prostat ve sperm yapmak için en gerekli mineral olduğunu, ayrıca vücuttaki diğer 200 çinko enzimini de unutmayalım, WBC ‘ lerin aktif hale getirilmesi için Zn ‘ e ihtiyaç olduğunu unutmayalım.
· Çinko Vücuttaki her sıvı için yağlayıcı ve dezenfektan gibi davranır. ayrıca bağırsak yolumuzu açıyor.
· Bazı nörotransmitterleri sentezlemek ve seks hormonlarımızı yapmak için çinkolara ihtiyacımız var.
YANİ KADMİYUM VE CİVA TOKSİKLİĞİ ZN İÇİN KÖTÜ HABER DİYEBİLİRİZ, bakır toksikitesi ile birleşip çinkoyu engelliyor. Normal metabolik süreçler sayesinde Çinko ‘muzun % 85’ ini kaybediyoruz-harcıyoruz ve vücutta seferber olacak çinko deposu yoktur, yani sadece bir günde çinko eksik olabiliriz.
MERKÜR KADMİYUM VE BAKIR FAZLALIĞI İLE VÜCUDUMUZDA ÇİNKONUN 200 ENZİMATİK FONKSİYONU İLE İLGİLİ METABOLİK BİR KABUS YARATIYORUZ.
Kadmiyum tarafından bloke edilen enzimler:
· katalaz,
· manganez-süperoksit dismutaz
· bakır / çinko-dismutaz gibi antioksidan enzimlerin aktivitesini de inhibe eder/engelleyebilir.
(Dikkat: üçü de antioksidan enzimler )
KATALAZ
Katalaz, oksijene maruz kalan hemen hemen bütün canlılarda bulunan yaygın bir antioksidan enzim dir.
Hidrojen peroksiti/ H2O2’yi, su ve oksijene ayırır. Katalaz hücrelere zarar verebilecek hidrojen peroksidin çıkarılmasına yardımcı olmaktadır.
Hidrojen peroksit güçlü bir oksitleyici ajan olduğundan, katalaz daha önemli antioksidan enzimlerden biri olarak kabul edilmektedir.
Bu olağanüstü enzim yaşlanmayı ve kronik durumları önlemeye yardımcı olur.
MANGANEZ-SÜPEROKSİT DİSMUTAZ/ SOD2/ MnSOD
Süperoksit dismutazlar; süperoksik radikallerinin sıradan hidrojen perokside ve oksijene dönüşmesinikatalize eden bir çeşit antikosidan enzimdir. Şayet hidrojen peroksit serbest bırakılırsa, yaygın hücre hasarına neden olmaktadır. Bu nedenle, SOD oksijene maruz kalan tüm hücrelerde antioksidan savunmanın önemli bir parçasıdır. Hidrojen peroksit de zararlıdır ve üstte, katalaz gibi diğer enzimler tarafından da bozulmaktadır. Bilim adamları SOD’nin oksidatif stres, iyonlaştırı radyasyon ve enflamatuar sitokinlere karşı koruyucu bir rol oynadığını düşünmektedirler.
SOD Çeşitleri
SOD1, SOD2 ve SOD3 olmak üzere üç tür SOD vardır.
· SOD1/Zn-Cu-SOD hücresel sıvıda,
· SOD2/ MnSOD mitokondride
· SOD3/Cu-SOD hücrenin dışında bulunmaktadır.
SOD2 MnSOD olarak da adlandırılmaktadır, genellikle insanlarda, özellikle beyinde en önemli SOD formu olarak görülmektedir. Adından da anlaşılacağı gibi, SOD2 çalışması için manganez (Mn) gerektirmektedir.
SOD2/ MnSOD Ne Yapar?
SOD2/ MnSOD, mitokondri tarafından üretilen süperoksidi daha az toksik hidrojen peroksit ve oksijene dönüştürmektedir. Bu, SOD2’nin mitokondriyal reaktif oksijen türlerini (ROS) temizlemesine ve hücre ölümüne karşı bir miktar koruma sağlamasına izin vermektedir.
SOD2 genindeki mutasyonlar idiyopatik kardiyomiyopati (IDC) ve sporadik motor nöron hastalığı ile ilişkilendirilmiştir. Bu enzimin düşük aktivitesi inme, Alzheimer, Parkinson hastalığı ve yaşlanmaya bağlı çeşitli hastalıklarla bağlantılıdır. Sod2 yetersizliğinde DNA hasarında ve kanser insidansında artış görülmüştür.
SOD / Süperoksit dismutaz enzimi): Organizmada serbest radikali substrat olarak kullanan tek enzimdir. (Substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.)
Bakır ve çinko içeren tipi sitoplazmada, mangan içeren tipi mitokondride bulunur. Kanserli hücrelerde SOD zarar görmüş olur. Bu da mitokondri hasarı oluşturur.
Süperoksit Dismutaz (SOD) Süperoksit dismutaz (SOD), ROS ve süperoksit anyon radikallerine karşı en önemli antioksidan savunma sistemidir. SOD bir süperoksit radikalini O2 molekülüne yükseltgeyip, diğer bir süperoksit radikalini ise daha az reaktif bir molekül olan hidrojen perokside (H2O2) indirgenmesini katalize eder:
SOD’un üç farklı izoformu vardır. Bunlar; Cu-Zn-SOD (SOD 1), Mn-SOD (SOD 2) ve Cu-SOD (SOD 3)
BAKIR / ÇİNKO-DİSMUTAZ/SOD3
Süperoksit dismutaz enzimlerinden hücre dışı Cu/Zn SOD, her bir alt ünitesinde bir Cu ve bir Zn atomu içerir. Hücrelerde en bol bulunan SOD formudur. Bakır ve çinko enzimatik aktivite için gereklidir.
Ekstrasellüler / hücre dışı süperoksit dismutaz, fibroblast hücreleri, glia hücreleri ve endotel hücreleri tarafından salgılanmakta ve sentezlenmektedir.
Akciğer dokusunda tip II epitel hücrelerinin ve solunum yolları ile kan damarlarını çevreleyen düz kas hücrelerinin yoğunluğuna bağlı olarak hücre dışı SOD3 sevileri yüksektir. Ekstrasellüler/hücre dışı düzeyde enzimatik olarak O2 .-’leri etkisizleştirebilen tek antioksidan olması sebebiyle, SOD3 oksidan hasarı, yangı ve fibrozis gibi bir çok akciğer hastalıklarından korunmada çok önemli bir role sahiptir
Hücre dışı süperoksit dismutaz [Cu-Zn] insanlarda SOD3 geni tarafından kodlanan bir enzimdir .
SOD’lar, iki süperoksit radikalinin hidrojen peroksit ve oksijene dismutasyonunu katalize eden antioksidan enzimlerdir. Bunun beyni , akciğerleri ve diğer dokuları oksidatif stresten koruduğudüşünülmektedir.
Hücre dışı süperoksit dismutaz (SOD3), süperoksitin ((.)O(2)(-)) birincil hücre dışı enzimatik temizleyicisidir. SOD3’ün ekspresyonu böbrekte en yüksektir, ancak oradaki dağılımı ve biyolojik fonksiyonları bilinmemektedir.
Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir