Cıva (Merkür) Sağlığımız İçin Neden Bu Kadar Tehlikelidir?
*İnsan vücudu son derece karmaşık bir sistemdir: birbiriyle etkileşen birçok alt sistemden oluşan bir bütündür.
*Kendini beslemek ve yenilemek için kendini sürekli yenileyen metabolik sistemine güvenir.
*Metabolik sistem, daha küçük, bileşen sistemlerden veya yolaklardan oluşur. Bu yolların çoğu enzimleri içerir.
*Cıva, enzimlerin etkisiz hale getirilmesi ve temel besin maddelerine bağlanması yoluyla bu yolların çoğuna müdahale eder.
*Enzim blokasyonları ise, hem beyin hem de vücut normal işleyişi için metabolik sorunlara yol açarak tahribat yaratır.
*Sadece hammadde arzı ve dağıtımının sabote edildiği bir ülke hayal edin: tüm ekonomi hızla kapatılabilir. Karantina günlerimiz için güzel bir benzetme.
*Cıva, sağlığımızı etkili bir şekilde “kapatabilen” arsenik, kadmiyum, kurşun, titanyum ve diğerlerinin yanı sıra birkaç ağır metalden biridir. Karantinanın sosyo-ekonomik hayata yaptığını sizin vücudunuza yapar.
*Bu esas olarak vücudun transsülfürasyon yollarının bozulmasıyla gerçekleşir.
*Transsülfürasyon yolakları, tüm proteinlerde bulunan bir mineral olan sülfür elementini içeren metabolik olaylardır.
*Sülfür/Kükürt proteinlerde her yerde mevcut olduğu için, cıva vücudun herhangi bir yerinde ona bağlanabilir: buda cıvanın serbestçe her oragan ve dokuya girebilmesini sağlar.
*Her şeyden önce cıva, sülfhidril içeren organik bileşikler olan sülfür ve hidrojen içeren ve çok değerli radikaller olan tiyollere karşı güçlü bir afiniteye sahiptir.
*Dolaşım Sisteminde Cıva şu dört amino aside çok güçlü bir şekilde çekilir: sistein, sistin, metiyonin ve taurin.
*Onlara bağlanarak toksik bileşikler (mercaptidler) oluşturur ve bu dört amino asidin protein oluşturmak ve diğer temel metabolik fonksiyonlar için kullanılabilirliğini azaltır.
*Cıva ayrıca DNA’mızın oluştuğu baz gruplarına, hücresel zar taşıma sistemlerine ve hatta sülfhidriler üzerindeki “tutma” etkisiyle plasentaya da müdahale edebilir.
*Cıva, kalsiyum, çinko, eser mineraller selenyum ve rubidyum, ayrıca A Vitamini ve C Vitamini gibi birçok önemli besinin emilimini ve dağılımını bozar.
Bu yolların bozulması şiddetli psikiyatrik semptomlara ve bağışıklık tepkisinin zayıflamasına neden olabilir.
Cıva DNA’ya başka bir şekilde zarar verir: Kanser hücreleri gibi
Cıva insan hücresinin oksijenlenmesini azaltarak hücre içi asitlik yaratır. Hücre zarından oksijen taşınması hücre içine sodyum ve kalsiyum hareketine dayanır. Cıva kanser hücreleri gibi, bu sodyum ve kalsiyum taşınmasını bozar. Bu bozulma hücrelerde PH’yi yükseltir. Hücresel ortamın asitleştirilmesi hücresel bütünlüğün bozulmasına (erken yaşlanma) yol açar ve hücresel çekirdekteki DNA’yı etkiler. Bu nedenle, hücrenin kendisini yenileme bilgisi hasar görür ve hücresel gen mutasyonları olur.
Cıva bağışıklık sistemini aşağıdaki yollarla zayıflatır:
Selenyumu “yakalayarak” glutatyon peroksidazın (GSH-Px) selenoenzim yolunu devre dışı bırakır. Glutatyon peroksidaz, hücrenin serbest radikal hasarından korunmasını sağlayan başlıca hücre içi antioksidandır. Serbest radikallerin verdiği bu tür hasarlar hücreyi dejenere edebilir (yine erken yaşlanma) veya sistemi kanserlere yatkın hale getirerek genom hasarına yol açabilir.
Cıva selenyum gövdesini (glutatyon peroksidazın anahtar öncüsü) soyarak, HIV1’e benzer şekilde hareket eder. Hiv’ in bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerin benzerini yapar. (HIV 1’in vücut üzerindeki zararlı etkileri, glutatyon peroksidazın tükenmesiyle, CD 4 hücreleri üzerindeki viral etkilerinden çok daha fazladır).
Bu nedenle dikkate alınması çok önemlidir: Cıvanın etkileri hem HIV 1, hem de kanser hücreleri ile benzerlik gösterir.
Selenyum bu hastalıkların her ikisine karşı hayati bir koruyucudur. Selenyum eksikliğinde vücutta toksik ağır metal ve cıva birikimi düşünülmelidir.
Ayrıca, cıvanın sitotoksik CD 8 ve Doğal Öldürücü Hücre aktivasyonunu azalttığı, böylece kansere karşı bağışıklık tepkisini zayıflattığı da bilinmektedir.
Cıva sadece beyaz kan hücresi yanıtına zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda kırmızı kan hücrelerini de olumsuz etkiler. Bunu, kırmızı kan hücresi zarlarının geçirgenliğinde bir azalmaya neden olan G6PD enzimini inaktive ederek yapar.
Membranın hasar görmesi hücre ölümüne yol açabilir.
Kırmızı kan hücrelerinin tahrip edilmesi veya zarlarının bozulması, önemli besinlerin ve oksijenin vücutta taşınmasına açıkça engel olur, hücresel madde taşınımı ciddi şekilde zayıflar ve bir kısır döngü oluşturur.
Ayrıca, cıva hücrenin mitokondriyal güç merkezi olan ATP’ye de müdahale eder:
Mitokondriler enerji santrallerimiz, ATP ise hğcresel enerji para birimimizdir. Cıva vücudun başlıca enerji dağıtıcısını sabote eder.
Kırmızı kan hücresi zarlarına verilen hasarın yanı sıra cıva; taurin, serin, treonin ve metiyonin gibi önemli amino asitlerle etkileşimi yoluyla hipertansiyona da neden olabilir.
Metiyonine müdahale de metilasyon süreçlerini bozar:
Metilasyonun bozulması DNA replikasyonu (ve hücresel yenilenme) ile etkileşime girebilir ve yüksek homosistein seviyelerine neden olabilir ( bu kalp hastalığı ile güçlü bir şekilde bağlantılıdır).
Aşırı veya az metilasyon durumları, özellikle klinik depresyon ve çeşitli geno-tip bipolar bozukluk gibi akıl hastalığı ile açık korelasyonlara sahiptir.
Cıva Sistemlerimize Nasıl Girer?
Göl ve Okyanus Balık ve deniz ürünleri
1-23-11 nolu alfabe harfleri
Pestisitler ve herbisitler
Floresan tüp aydınlatması (cıva buharı içerir)
Diş dolguları (ayrıca buhar yayar)
Yüksek fruktozlu mısır şurubu
Cıvalı termomerte kırılması
Cıva Nasıl Çıkarılır?
İlk olarak, cıva amalgamları olan herkes cıva çıkarmada son derece deneyimli ve bilgili bir diş hekimine danışmalıdır. Bu hassas bir prosedürdür ve dişhekimi tarafından uzman bilgisi gerektirir. Tüm amalgam dolguları çıkarıldıktan sonra bile, bu, vücudun cıvadan temizlendiği anlamına gelmez. Cıvanın sülfhidril guruplarına olan bağlanma afinitesi, onu vücut boyunca sistemik olarak her yere taşıyabilir. Çözüm daha sonra hücre içi ve dokulara emilen toksik cıvayı şelatlamak/ detoks etmekle bulunur.
Güçlü kenetleme maddeleri ile kapsamlı bir detoks gerekir.
Bununla birlikte kapsamlı bir çoklu mineral veya çoklu vitamin takviyesi gerekir.