SOD Süperoksit Dismutaz Ve Süperoksit Radikalleri Metaller Ve Lyme
by Sevgi KAYA
SOD1-2-3 süperoksit radikallerini nötralize eder.
Süperoksit radikalleri; bilinen en toksik endojen radikallerdir.
Süperoksit radikalleri nedir?
Süperoksit radikalleri (O₂⁻), oksijen molekülünün bir elektron kazandığı durumda oluşan reaktif oksijen türleridir (ROS). Bu radikaller, hücresel enerji üretim süreçlerinde, özellikle mitokondrideki oksidatif fosforilasyon sırasında doğal olarak ortaya çıkar. Süperoksit radikalleri serbest radikaller olarak bilinir ve vücutta aşırı miktarda bulunduklarında hücrelere zarar verebilirler.
Süperoksit Radikallerinin Özellikleri
- Reaktif Oksijen Türleri (ROS): Süperoksit, ROS grubu içinde yer alır ve son derece reaktif bir moleküldür. ROS, hücresel süreçlerde yan ürün olarak üretilir ve hücrede dengesizlik olduğunda oksidatif strese yol açar.
- Oksidatif Hasar: Yüksek seviyelerde süperoksit radikalleri, hücrelerin DNA’sına, proteinlerine ve lipitlerine zarar vererek hücre işlevlerini bozar ve hücre ölümüne yol açabilir. Bu süreç, yaşlanma ve çeşitli hastalıkların, özellikle de nörodejeneratif hastalıkların (Alzheimer, Parkinson) gelişiminde rol oynar.
Vücudun Savunma Mekanizması
Vücut, süperoksit radikallerini detoksifiye etmek için süperoksit dismutaz (SOD) enzimini kullanır. SOD, süperoksit radikallerini daha az zararlı bileşikler olan hidrojen peroksit ve oksijene dönüştürerek oksidatif hasarın önlenmesine yardımcı olur
Süperoksit radikallerinin vücutta kontrol edilememesi, hücre fonksiyonlarının bozulmasına ve kronik hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle, vücudun antioksidan savunma mekanizmaları bu radikalleri nötralize etmeye yönelik kritik bir rol oynar.
SOD Çeşitleri
SOD1 (Süperoksit Dismutaz 1) fonksiyonları
SOD1/Zn-Cu-SOD hücresel sıvıda çalışır
1. Oksidatif Stresin Azaltılması
SOD1, hücrelerdeki süperoksit radikallerini nötralize ederek oksidatif stresi önler. Bu, hücrelerin işlevselliğini koruması için önemlidir. Süperoksit radikallerini daha az zararlı bileşikler olan hidrojen peroksit ve oksijene dönüştürür
2. Nöron Korunması
SOD1, sinir hücrelerini oksidatif hasara karşı korur. Mutasyonları, ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz) gibi nörodejeneratif hastalıklara yol açabilir. SOD1 işlev bozukluğu, motor nöronların zarar görmesine ve kas zayıflığına neden olabilir
3. Hücresel Metabolizmanın Düzenlenmesi
SOD1, hücresel enerji üretimi sırasında oluşan reaktif oksijen türlerini düzenleyerek, hücre metabolizmasının sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar. Bu, özellikle mitokondri gibi enerji üretimi yapan organellerde önemlidir(
4. Enzim Aktivitesi
SOD1, süperoksit radikallerini hızla parçalayarak toksik etkilere karşı hücresel savunma sağlar. Bu enzim, oksidatif stres kaynaklı hastalıklara karşı koruyucu bir rol oynar.
SOD2 (Süperoksit Dismutaz 2)
SOD2/MnSOD mitokondride çalışır
Hücrelerin mitokondrilerinde bulunan ve oksidatif stresin yönetilmesinde kritik rol oynayan bir enzimdir.
Temel işlevleri:
1. Mitokondride Oksidatif Stresin Azaltılması
SOD2, mitokondrilerde enerji üretimi sırasında açığa çıkan süperoksit radikallerini detoksifiye eder. Süperoksit radikallerini, hidrojen peroksit ve oksijene dönüştürerek, hücrelerin enerji üretim sürecinde zarar görmesini engeller.
2. Hücre Hayatta Kalmasının Sağlanması
SOD2, özellikle yüksek enerji gereksinimi olan hücrelerde (örneğin kas ve sinir hücrelerinde) mitokondriyi koruyarak hücrelerin hayatta kalmasını destekler. SOD2’nin bozulması, hücre ölümü ve yaşlanma sürecine katkıda bulunabilir
3. Nörodejeneratif Hastalıklara Karşı Koruma
SOD2’nin eksikliği veya işlev bozukluğu, Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi nörodejeneratif hastalıklarda oksidatif hasarın artmasına yol açabilir. Mitokondrial disfonksiyon, bu hastalıkların ilerlemesinde kilit bir faktördür.
4. DNA ve Protein Korunması
SOD2, mitokondrial DNA ve proteinleri oksidatif zararlardan koruyarak hücrelerin fonksiyonlarını sürdürebilmesine yardımcı olur. Bu, özellikle uzun süreli enerji üretimi yapan hücreler için önemlidir.
Bu işlevleri ile SOD2, hücrelerin oksidatif hasara karşı korunmasında ve yaşlanmaya karşı savunmasında hayati bir role sahiptir.
SOD3 (Süperoksit Dismutaz 3), diğer adıyla ekstraselüler süperoksit dismutaz (EC-SOD)
SOD3/Cu-SOD hücrenin dışında bulunmaktadır.
Vücutta oksidatif stresle mücadelede görev yapan önemli bir enzimdir. SOD3, vücut dokularında ve özellikle kan damarlarının çevresindeki hücreler arasında yer alır. Temel işlevleri:
1. Ekstraselüler Oksidatif Stresin Azaltılması
SOD3, hücreler arası alanda (ekstraselüler matrikste) süperoksit radikallerini daha az zararlı bileşikler olan hidrojen peroksit ve oksijene dönüştürür. Bu, dokuların serbest radikal hasarına karşı korunmasına yardımcı olur ve genel olarak antioksidan savunmada önemli bir rol oynar
2. Damar Fonksiyonunun Korunması
SOD3, özellikle kan damarlarının çevresindeki dokularda yüksek miktarda bulunur ve damarların elastikiyetini ve fonksiyonunu korur. Bu, damar sertleşmesi (ateroskleroz) gibi oksidatif hasar kaynaklı hastalıkların önlenmesine yardımcı olur.
3. Enflamasyon ve Doku Onarımı
SOD3, dokulardaki enflamatuar süreçlerde ve yara iyileşmesinde rol oynar. Oksidatif stresin azaltılmasıyla dokuların iyileşmesi hızlanır ve kronik enflamasyonun yol açabileceği hasarlar önlenir.
4. Akciğer Sağlığının Desteklenmesi
SOD3, akciğerlerde yüksek konsantrasyonlarda bulunur ve akciğer dokusunu oksidatif hasara karşı korur. Özellikle astım ve KOAH gibi akciğer hastalıklarında, bu enzimin korunması ve etkinliği önemlidir
Bu işlevleri ile SOD3, oksidatif strese karşı vücut dokularını korur ve damar sağlığından akciğer sağlığına kadar birçok sistemde kritik rol oynar.
PEKİ AĞIR METALLER VE SOD ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?
Sod2 yetersizliğinde DNA hasarında ve kanser insidansında artış görülmüştür.
Cıva, yanlış çalışan sod enzimi yoluyla hidrojen peroksit üretimini arttırır.
Hidrojen peroksit’teki bu artış, DNA hasarına neden olur ve genetik mutasyon ve karsinojenez potansiyelini artırır.
Cıva maruziyeti selenyum ve glutatyonu tüketir, bu da antioksidan koruma için hayati önem taşır. Vücudu oksidatif hasardan korur ve eksikse nihayetinde hücrelerin işlev bozukluğuna yol açar.
Kronik cıva birikimi olan kişilerde, tipik popülasyona kıyasla glutatyon ve selenyum eksikliği vardır.
Glutatyon vücudun ürettiği ana antioksidandırve ”1 cıva atomu, 1000 glutatyon molekülünü yok eder.” Antioksidan savunma büyük bir darbe alır.
SOD enzimleri ise bir başka antioksidan koruma sistemidir. O da kadmiyum ve cıvanın katalaz ve SOD1-2-3 blokasyonu ile yeniden darbe alır.
Kadmiyum tarafından bloke edilen enzimler:
KATALAZ
Manganez-Süperoksit Dismutaz/ SOD2/ MnSOD
SOD2/ MnSOD Ne Yapar?
Bakır/ Çinko-Dismutaz/SOD3
Mn Eksikliği ve Lyme – Neden kronik lyme devam eder ?
Büyük ve çoklu sebeplerden sadece küçük bir mekanizma paylaşacağım;
Lyme hastaları manganez seviyelerinde düşük kalır, çünkü bakteri diğer bakteriler gibi demir ile beslenmez, manganez i kullanır.
Bu mitokondride antioksidan enzim yetersizliği yani, SOD2 / MnSOD enziminin mitokondride blokasyonu demek.
Hidrojen peroksitten kurtulmayı yeterli düzeyde başaramayan mitokondri ile daha bir çok sonu gelmez kronik lyme yaşanmaya devam edecektir.
Mitokondriler enerji santrallerimizdir. yeterli enerjiye sahip hücreler ne yapacaklarını iyi bilir. enerji yetersizse, bağışıklık, beyin fonksiyonları ya da hücresel tamirat ve detoks rölantide çalışır.
”Lyme bir biyotoksin hastalığıdır ” yazıyorum ya sürekli, yetersiz manganez ile mitokondri, hücresel hasar veren hidrojenperoksitle başa çıkamaz. Mitokondirler hücresel enerji santrallerimizdir. Bağışıklık savunması için, enerji yetersizliği yeterince ağır bir darbedir.
Mitokondriye hidrojenperoksiti parçalamak ve tahrip edici olmasını önlemek için yardım eden Manganez-süperoksit dismutaz, hem manganez eksikliğinde bloke olur, hem de kadmiyum zehirliyseniz bu enzimi yeterli üretemezsiniz.
Farklı kişilere ait birçok, mineral ve toksik ağır metal testi gördüm ve belki 50 testten sadce 1 ‘ i kadmiyum zehirlenmesine sahip değildi.
Eğer birisi kadmiyum zehirli ise, mitokondri fonksiyonun bozulması için risktedir. Eğer o kişi bir de lyme ise, manganez eksikliğinden dolayı mitokondri hasarı alacağı kesindir.
Yetersiz hücresel enerji, yetersiz hastalık mücadelesi ile sonuçlanacaktır. Metabolizmayı anlamak, sağlık yolundaki en büyük kazançtır. Ama anlamak için harcadığınız her saniyeye değer.
Lyme bir biyotoksin hastalığıdır ve hastalar genelde kadmiyumda dahil toksik ağır metalleri yeterli eleme potansiyeline sahip değildir.
Lyme hastalarının başını derde sokan manganez bağımlı SOD2/MnSOD antioksidan enzimi daha fazla ilgiyi hakkediyor.
Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.
Sevgi Kaya
Mimar – DEÜ Mimarlık Fakültesi – Artı Bodrum Mimarlık Mühendislik Ve İnşaat Ltd. Şti
Mineral Master – İntelligent Nutrition Canada
Ağır metal zehirlenmesi ve Kronik Toksisite – Bütüncül Tıp Okulu
Naturopati – Apiterapi Uzmanı -Riccon Academy Switzerland
DEÜ Mimarlık Fakültesi mezunu, 30 yıllık mimar ve sağlık eğitimleri almış bir uzmandır. Mineral Master olarak doğal besinler ve detoks yöntemleri ile sağlık koşullarını iyileştirmeyi hedefler.
https://detoks.org.tr/bozulan-saglik-kosullarinizi…/
Daha fazla bilgi için detoks.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz..