Cıva sindirim ve besin emilimini nasıl tahrip eder gluten kazein bağlantısı
Cıva -sindirim- emilim-disbiyozis- gluten- kazein- davranışsal bağlantı – detoks
Cıva aktif sülfhidril gruplarıyla kovalent bağlantılar oluşturur.
Gastrointestinal sistemde aktif bölgesindeki sülfhidril grupları bulunduran bazı enzimler;
- inek sütünden kazeini,
- buğday ve diğer tahıllardan gluteni parçalayan enzimleri içerir.
Bu nedenle cıvanın bu enzimlerdeki sülfhidril gruplarına bağlanarak enzimleri bloke etmesi, genellikle büyük sindirim ve disbiyoz sorunlarıyla sonuçlanır.
En tipik olarak,
- buğday ve kazein intoleransları
- diğer gecikmiş T hücre aracılı alerjik aşırı duyarlılıklar meydana gelir.
- Bu bireyler ayrıca bağırsak iltihabı ve enteropatiye yatkındır.
Enteropati: Bağırsağın herhangi bir hastalığı veya bozukluğudur. Bağırsakta herhangi bir patolojik değişim olmaksızın ve şiddetli ishalle seyreden hastalıkları da içerisine alır.
Çölyak hastalığı (ya da Gluten Enteropatisi), bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus [tüysü oluşumlar] denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır.
Şimdi ‘’bağırsak tamir etmeden detoks yapılmaz’’ diyenlere, ‘’detoks yapılmadan bağırsağın tamir edilmeyeceğini ‘’ gel de anlat!!
Devam ediyorum:
İnsan vücudundan yüksek miktarda toksin çıkışı metalotiyoninlerin seçici sentezi ile ilişkilidir.
Normal şartlar altında, bağırsaklarda, cıva veya diğer toksik metaller ile etkileşime girmek ve vücuda girmeden önce detoksifiye etmek için bir sentinel olarak bekleyen metalotiyonin proteininin büyük bir konsantrasyonu vardır.
Gastrointestinal sistemde ve karaciğerde yüksek konsantrasyonda bulunur, ancak vücuttaki her hücrede bulunur.
Metallotiyonin mevcut olduğunda, cıva gibi toksik metallerin yapabileceği tüm kötü sonuçlardan GI yolunu korur.
Her metallotiyonin molekülü, 7 atom için bağlanma bölgelerine sahiptir. Çinko artı değişken miktarlarda magnezyum, selenometiyonin ve glutatyon. Yapısal olarak, 20 veya daha fazla sistein veya sistin-aktif sülfhidril içeren 61 amino asitten oluşan doğrusal bir proteindir.
Görevi toksik metal detoksifikasyonudur.
Cıva sülfhidril guruplarına, bağlanarak, vücutta çinko, selenyum, magnezyum, glutatyon ve sisteini tüketerek, yukarıda saydığımız metallotiyonin üretimi için gereken tüm kofaktörlerinizi kaybettirir.
- Metallotiyonin üretimi yukarıdaki kofaktörlerin varlığına bağlıdır. Ama kofaktörleri cıva tüketir.
Metallotiyonin üretimi ancak vücut sağlıklı, alkali tamponlu ve homeostatik dengede olduğunda meydana gelir. Yani metabolik asidozunuz varsa metallotiyonin üretiminiz aksar.
- Ağır metaller mitokondri fonksiyonlarını bozarak, çinkoya, magnezyuma, sülfür içeren tiyamine bağlanarak metabolik asidozu körükler. (Testlerinize bakınız kaç kişide bu referans bozuk? Bana iletilen testlerin % 85 i metabolik asidoza sahip)
- Hormonal, nörokimyasal veya bağışıklık sıkıntısı durumlarında, metallotiyonin üretimi önemli ölçüde aşağı regüle edilebilir. Cıva burada da hormonları, nörolojik tepkileri ve bağışıklığı zehirleyerek metallotiyonin üretimini engeller.
Cıva bağışıklık sistemini ve duygularımızı nasıl zehirler detaylar için lütfen tıklayınız.
Ağır metallerin hormon blokasyon ve nörolojik bağışıklık etkileri için lütfen tıklayınız.
Bu 3 adımda ne farkettiniz?
Cıvanın kofaktörlere müdahalesi ile metallotiyonini engellediği her adım, cıvanın detoksifikasyonunu engeller.
Metallothionin üretimi için gereken tüm kofaktörler cıva yüzünden engellendiğinde ve kazein ve glüten sindiren enzimler bloke olduğunda, dolaylı olarak aslında metallotiyonin eksikliği aktif sindirimi engeller ve bağırsak disbiyozisine, aşırı alerjik duyarlılıklara sebep olur.
Yani metallotiyonin üretiminin aksaması, ağır metallerin detoksifikasyonunu engellerken, biriken metallerin sülfhidril içeren kazein ve glüten sindiren enzimlere bağlanması, işlevsiz sindirime ve bağırsak disbiyozisine kapıyı açar.
Metallotiyonin, dört proteinden oluşan bir ailedir. Metallotiyonin 1 ve 2 her yerde bulunur ve vücuttaki her hücrede bulunur.
Metallotiyoninler doğuştan gelen antioksidan işlevleri yerine getirir ve çinkoyu ihtiyaç duyulan her yere verir.
Metallotiyonin ayrıca bakır ve çinko arasındaki dengeden de sorumludur. Bu eser elementler de spesifik hormonların, sitokinlerin ve nörotransmitterlerin üretimi ile ilgilidir. Örneğin çinko veya bakır gerektiren enzim katalizörlerinin doğru miktarda dopamini norepinefrine çevirebilmesi için bakırdan çinko dengesine ve yeterliliğine ihtiyaç vardır.
Düzgün işleyen metallotioninin bir göstergesi olarak plazma çinko-bakır oranının ölçüldüğü araştırmalara göre;
Bu “toksinlerle baş etme yeteneğinin” bir göstergesidir.
Dikkat eksikliği bozukluğu olan 5700 kişi incelendiğinde metallotiyonin üretimindeki aksama yüzünden bakır- çinko dengesi bozuk çıkmıştır.
Şiddet davranışı sergileyen çocuklar için yine metallotiyonin üretimindeki aksama yüzünden bakır ve çinko için bozulmuş homeostaz tespit edilmiştir.
Bu 2 örnek bağırsağın sağlığı ile beynin davranışsal sağlığı arasındaki mental bağlantıdır.
Bu araştırmalar göre dengesiz bakır- çinko oranı, zayıf metalotiyonin fonksiyonu ile ilişkilidir.
Takviyenin bu oranların normalleştirilmesi üzerindeki ayrıntılı etkisi ve bunların işlev ve performans üzerindeki etkisi henüz bildirilmemiştir.
Cıvanın tükettiği çinko, selenyum ve magnezyum marjinal veya eksik olduğunda, metallotionin işlevselliğini kaybeder.
Bu tür bireyler hassastır ve hem toksik metallerin hem de kalıcı organik kirletici kimyasalların olumsuz sonuçları açısından yüksek risk altındadır.
Sonuçta cıvanın tetiklediği kofaktör eksikleri yüzünden sindirim enzimleriniz kazein ve glüteni işleyemediğinde bağırsak disbiyozisi kaçınılmaz olur.
Şimdi ‘’detoks yapılmadan disbiyozis ve buna bağlı mental fonksiyon kaybını düzeltmenin yolu olmadığını ‘’ gel de anlat!! J
Ref: W. Walsh,
Ağır Metal – Mineral Testleri Ve Yorumları, Detoks Ve Kaçınılması Gereken Destekler İçin, İhtiyacı Olanlara Naturopatik Eğitim Ve Danışmanlık Verilmektedir.
